resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona acıdı. ona
dedi: “gel oraya gideceğiz.” gittiler. resul-i ekrem Aley-
hissalâtü Vesselâm, o ölmüş kızı çağırdı: “Yâ fülâne!” de-
di. Birden, o ölmüş kız
(1)
n
?r
jn
ór
©n
°Sn
h n
? r
« s
Ñn
d
dedi. resul-i ek-
rem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: “tekrar peder
ve validenin yanına gelmeyi arzu eder misin?” o dedi:
“Yok, ben onlardan daha hayırlısını buldum.”
(2)
•
İkincisi
: İmam-ı Beyhakî ve İmam-ı İbni Adiyy gibi
bazı mühim imamlar, Hazret-i enes ibni Malik’ten haber
veriyorlar ki: enes demiş: Bir ihtiyare kadının bir tek oğ-
lu vardı, birden vefat etti. o saliha kadın çok müteessir
oldu. dedi: “Yâ rab! senin rızan için, resul-i ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâmın biatı ve hizmeti için hicret edip
buraya geldim. Benim hayatımda istirahatimi temin ede-
cek tek evlâtçığımı, o resulün hürmetine bağışla.” enes
der: o ölmüş adam kalktı, bizimle yemek yedi.
(3)
İşte şu hâdise-i acibeye işaret ve ifade eden İmam-ı Bu-
sayrî’nin
Kaside-iBürde
’de şu fıkrasıdır:
p
ºn
ep
q
ôdG ¢n
Sp
QGn
O '
?Yr
óo
j n
Ú/
M o
¬o
ªr
°SG»n
«r
Mn
G @ Ék
ªn
¶p
Y o
¬o
JÉn
j'
G o
?n
Qr
ón
b r
ân
Ñn
°SÉn
f r
ƒn
d
Yani, “
Eğeralâmetleri,onunkadrinemuvafıkderece-
sindeazametinivemakbuliyetinigösterseidiler,değilye-
niölmüşler,belkionunismiyleçürümüşkemiklerdeihya
edilebilirdi.
”
alâmet:
iz, işaret, belirti.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
azamet:
büyüklük.
biat:
tâbi olma, bağlanma, uyma.
ferman:
emir, buyruk.
fıkra:
paragraf; kısım, bölüm.
hâdise-i acibe:
şaşılacak, hayret
edilecek olay.
hicret:
göç.
hürmet:
şeref, haysiyet.
ihtiyare:
yaşlı, ihtiyar kadın.
ihya:
canlandırma, diriltme, yeni-
den hayata döndürme.
imam:
bir ilimde sözü delil kabul
edilebilecek derecede derin ve ge-
niş bilgi sahibi olan âlim.
istirahat:
dinlenme, rahatla-
ma.
kadir:
kıymet, değer.
makbuliyet:
makbullük, ka-
bul edilmişlik.
muvafık:
uygun, uyar.
mühim:
önemli.
müteessir olma:
üzülme, ke-
derlenme; etkisinde kalma.
peder:
baba.
Rab:
yaratan, besleyen, bü-
yüten, verdiği nimetlerle mah-
lûkatı ıslah ve terbiye eden
Allah.
resul:
elçi, peygamber.
Resul-i ekrem:
çok cömert,
kerim ve Allah’ın insanlara bir
elçisi olan Hz. Muhammed.
rıza:
razı olma, hoşnutluk,
memnunluk.
saliha:
dinin emir ve yasakla-
rına göre hareket eden, takva
sahibi.
temin etmek:
sağlamak.
valide:
ana, anne.
vefat:
ölüm, ölme.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 266 | Mektubat
1.
Buyurun! Emredin.
2.
Kadı İyaz, Şifa, 1:320.
3.
Beyhakî, 6:50; Kadı İyaz, Şifa, 1:320.