Üçüncüsü
: Abdurrahman ibni zeyd İbnü’l-Hattab, hem
küçük, hem çirkindi. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesse-
lâm eliyle başını meshedip dua etmiş. o duanın bereke-
tiyle, kametçe en bâlâ kamet ve suretçe en güzel bir su-
rete girmiş.
(1)
Dördüncüsü
: Âiz ibni Amr’ın gazve-i Huneyn’de yüzü
yaralanmış. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, eliy-
le yüzündeki kanı silmiş. resul-i ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâmın elinin temas ettiği yer, parlak bir nuraniyet
vermiş ki, muhaddisler
p
¢Sn
ôn
Ør
dG p
Is
ôo
¨n
c
tabir etmişler. Yani,
“
doruatınalnındakibeyazgibi
,” temas yeri öyle parlı-
yordu.
(2)
Beşincisi
: katâde bin selman’ın yüzüne elini sürmüş,
dua etmiş. katâde’nin yüzü ayna gibi parlamaya baş-
lamış.
(3)
Altıncısı
: ümmü’l-Mü’minîn ümmü seleme’nin kızı ve
resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın üvey kızı zey-
neb’e, küçükken, resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
onun yüzüne abdest suyu atıp taltif etmiş. o suyun tema-
sından sonra, zeyneb’in hüsün ve cemali acip suret al-
mış, bediülcemal olmuş.
(4)
İşte, şu cüz’iyatlar gibi daha çok misaller var. onların
çoğunu eimme-i hadis nakletmişler. Bu cüz’iyatın her bi-
rini haber-i vahit ve zayıf farz etsek dahi, yine mecmuu,
acip:
hayret veren, hayrette bıra-
kan.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
bâlâ kamet:
uzun boy.
bediülcemal:
eşsiz güzellik.
bereket:
bolluk, hayırlılık, Allah
vergisi.
cemal:
güzellik; yüz güzelliği.
cüz’iyat:
parçalar, kısımlar.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
eimme-i hadis:
hadis imamları;
hadis ilminde sözü delil olarak ka-
bul edilen, derin ve geniş bilgi sa-
hibi âlimler.
farz etmek:
bir netice elde et-
mek için ihtimalli veya gerçek ola-
rak kabul edilen bir tahminde bu-
lunmak; saymak.
Gazve-i Huneyn:
Huneyn Sa-
vaşı.
haber-i vahit:
bir tek kişinin
haber vermesi; bir kişi kana-
lıyla gelen haber veya hadis.
hüsün:
güzellik.
kamet:
boy, endam.
mecmuu:
bütünü, hepsi, top-
lamı.
mesh etme:
elle sürme, sıva-
ma.
misal:
örnek, numune.
nakletmek:
aktarmak, anlat-
mak.
nuraniyet:
nurluluk, parlaklık,
aydınlık.
Resul-i ekrem:
çok cömert,
kerim ve Allah’ın insanlara bir
elçisi olan Hz. Muhammed.
suret:
şekil, biçim, görünüş.
tabir etmek:
adlandırmak.
taltif:
iltifat etme, lütuf ve iyi-
likte bulunma.
temas:
değme.
Ümmü’l-Mü’minîn:
Mü’minle-
rin Annesi.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 258 | Mektubat
1.
Kadı İyaz, Şifa, 1:335.
2.
Kadı İyaz, Şifa, 1:324.
3
. Kadı İyaz, Şifa, 1:374; Beyhakî, 6:217.
4.
Kadı İyaz, Şifa, 1:334; Heysemî, Mecmaü’z-Zevaid, 9:259.