İşte şu dua bereketiyle, İmam-ı Ali kışta yaz libasını
giyerdi, yazda kış libasını giyerdi. der idi ki: “o duanın
bereketiyle hiçbir soğuk ve sıcağın zahmetini çekmiyo-
rum.”
(1)
• Hem, Hazret-i Fatıma için dua etmiş:
Én
¡r
©p
éo
J n
’ s
ºo
¡
s
?dn
G
Yani, “Açlık elemini ona verme.” Hazret-i Fatıma der ki:
“o duadan sonra açlık elemini görmedim.”
(2)
• Hem, tufeyl ibni Amr, resul-i ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâmdan bir mu’cize istedi ki, götürüp kavmine gös-
tersin. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
(3)
o
¬n
d r
Qp
q
ƒn
f s
ºo
¡
s
?dn
G
demiş. İki gözü ortasında bir nur zuhur etmiş, sonra değ-
neği ucuna naklolmuş. Bunun ile “zinnur” diye iştihar bul-
muş.
(4)
İşte bu vakıalar, ehadis-i meşhuredendir ki, kat’iyet
peyda etmişler.
• Hem, ebu Hüreyre, resul-i ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâma şekva etmiş ki, “nisyan bana arız oluyor.” re-
sul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş, bir
mendil şeklinde bir şey açmış. sonra mübarek avucu ile
gayptan bir şey alır gibi, öyle avucunu oraya boşaltmış.
İki üç defa öyle yaparak ebu Hüreyre’ye demiş: “Şimdi
mendili topla.” toplamış. Bu sırr-ı manevî-i dua-i nebe-
vî ile, ebu Hüreyre kasem eder ki: “ondan sonra hiçbir
şey unutmadım.”
(5)
İşte bu vakıalar ehadis-i meşhuredendirler.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
arız olma:
sonradan meydana gel-
me; bulaşma, yaklaşma.
bereket:
hayırlılık, uğurluluk, Al-
lah vergisi.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ehadis-i meşhure:
meşhur hadis-
ler.
elem:
dert, üzüntü, kaygı; acı.
ferman:
emir, buyruk.
gaip:
görünmeyen âlem.
İmam-ı ali:
Hazret-i Ali.
iştihar bulma:
meşhur olma, şöh-
ret kazanma, tanınma.
kasem:
yemin, and.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
kavim:
insan topluluğu, kabile,
akraba.
libas:
elbise, giysi, kıyafet.
mu’cize:
peygamberler tarafından
ortaya konmuş, olağanüstü
hâl ve hareketlerden her biri.
mübarek:
bereketli, hayırlı,
uğurlu.
naklolma:
geçme, aktarılma,
yer değiştirme.
nisyan:
unutkanlık, unutma.
nur:
ışık, aydınlık.
peyda etmek:
kazanmak.
Resul-i ekrem:
çok cömert,
kerim ve Allah’ın insanlara bir
elçisi olan Hz. Muhammed.
sırr-ı manevî-i dua-i Nebevî:
Peygamber Efendimizin du-
asındaki manevî sır.
şekva:
şikâyet, yakınma.
vakıa:
olay.
zahmet:
sıkıntı, eziyet.
zinnur:
iki nur, iki ışık sahibi.
zuhur etme:
görünme, mey-
dana çıkma, belirme.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 250 | Mektubat
1.
Müsned, 1:99, 133; Heysemî, Mecmaü’z-Zevaid, 9:122; Kadı İyaz, Şifa, 1:328.
2.
Beyhakî, 6:108, 133; Heysemî, Mecmaü’z-Zevaid, 9:2, 122, 60168; Kadı İyaz, Şifa, 1:328.
3.
Allah’ım, onun için ışıklandır.
4.
Beyhakî, 5:359, 1:77; Kadı İyaz, Şifa, 1:328.
5.
Buharî, 2:60, 3:68, 143, 4:253; Müslim, hadis no:2492; Müsned, 2:240, 274, 427; Beyhakî, 6:201.