Üçüncüsü
: İmam-ı Beyhakî ve neseî nakl-i sahih ile ha-
ber veriyorlar ki:
Muhammed ibni Hâtib isminde bir çocuğun koluna
kaynayan tencere dökülmüş, bütün kolunu yakmış. re-
sul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm meshedip tükürüğü-
nü sürdü; dakikasında şifa buldu.
(1)
Dördüncüsü
: Büyümüş, fakat lisanı yok, büyükçe bir
çocuk resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına
geldi. Çocuğa ferman etmiş: “Ben kimim?” Hiç konuş-
mayan dilsiz çocuk
(2)
$G o
?ƒo
°Sn
Q n
âr
fn
G
deyip tekellüme baş-
lamış.
(3)
BeşinciÇocuk
: Âlem-i yakazada, resul-i ekrem Aley-
hissalâtü Vesselâmla mükerrer surette müşerref olan Ce-
lâleddin-i süyutî ve asrın imamı, tahriç ve tashih ile Mü-
barekü’l-Yemame ismiyle meşhur bir zatı, daha yeni dün-
yaya geldiği vakit, resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâ-
mın yanına getirmişler. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Ves-
selâm ona müteveccih olmuş. Çocuk tekellüme başlamış.
(4)
$G o
?ƒo
°Sn
Q n
?s
fn
G o
ón
¡r
°Tn
G
demiş. resul-i ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm, “Bârekâllah” demiş. Çocuk ondan sonra bü-
yüyünceye kadar daha konuşmamış. o çocuk, bu mu’ci-
ze-i Ahmediyeye ve “Bârekâllah” dua-i nebevîsine maz-
har olduğundan, “Mübarekü’l-Yemame” ismiyle şöhret
bulmuş.
(5)
AltıncıÇocuk
: resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
namaz kılarken, hırçın bir çocuk namazını katedip
Mektubat | 243 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
mu’cize-i ahmediye:
Hz. Muham-
med’in mu’cizesi.
mükerrer:
birçok kere, tekrarla.
müşerref olma:
şereflenme; gö-
rüşme.
müteveccih olma:
yönelme, bir
tarafa dönme.
nakl-i sahih:
şüphe duyulmayan,
doğru, gerçek haber bildirilmesi.
resul:
Allah’ın elçisi, peygamber.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
suret:
tarz, şekil, biçim.
şifa:
iyileşme, sağlığına kavuşma.
tahriç:
hadislerin ilk rivayet ede-
nini ortaya çıkarma.
tashih:
düzeltme, yanlışlardan arın-
dırma.
tekellüm:
konuşma, söyleme.
zat:
şahıs, kişi, fert.
âlem-i yakaza:
uyanıklık âle-
mi.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
asır:
yüzyıl, çağ.
bârekâllah:
Allah mübarek et-
sin, hayırlı ve bereketli olsun.
dua-i Nebevî:
Peygamber Efen-
dimizin duası.
ferman:
emir, buyruk.
imam:
bir ilimde sözü delil
kabul edilebilecek derecede
derin ve geniş bilgi sahibi olan
âlim.
istifra etmek:
kusmak.
katetmek:
kesmek, önünden
geçmek.
lisan:
dil; konuşma.
mesh:
elle sürme, sıvama, sil-
me.
1.
Kadı İyaz, Şifa, 1:324; Beyhakî 6:174.
2.
Sen Allah’ın resulüsün.
3.
Kadı İyaz, Şifa, 1:319; Beyhakî, 6:60-61.
4.
Şahadet ederim ki, sen Allah’ın Resulüsün.
5.
Kadı İyaz, Şifa, 1:319; Beyhakî, 6:598-65.