Mektubat - page 238

“kat’iyen ve asla ne acısını ve ne de cerahatini görme-
dim.”
(1)
İkinciMisal
: Başta Buharî ve Müslim, kütüb-i sahi-
ha haber veriyorlar ki:
gazve-i Hayber’de resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesse-
lâm, Aliyy-i Haydarî’yi bayraktar tayin ettiği hâlde, Ali’nin
gözleri hastalıktan çok ağrıyordu. resul-i ekrem Aleyhis-
salâtü Vesselâm tiryak gibi tükürüğünü gözüne sürdüğü
dakikada şifa bularak hiçbir şey kalmadı. sabahleyin Hay-
ber kal’asının pek ağır demir kapısını çekip, elinde kal-
kan gibi tutup, kal’a-i Hayber’i fethetti.
Hem o vakıada, selemeti’bni ekvâ’nın bacağına kılıç
vurulmuş, yarılmış. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
ona nefes edip, birden ayağı şifa bulmuş.
(2)
ÜçüncüMisal
: Başta neseî olarak, erbab-ı siyer,
osman ibni Huneyf’ten haber veriyorlar ki:
osman diyor ki: resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâ-
mın yanına bir ama geldi, dedi: “Benim gözlerimin açıl-
ması için dua et.” resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
ona ferman etti:
o
¬ s
L n
ƒn
Jn
G n
h n
?o
?n
Ä° r
Sn
G
p
q
Êp
G s
ºo
¡
s
?dG p
?o
bn
h p
ø r
«n
àn
©r
c n
Q p
q
?n
°U s
ºo
K r
CÉ° s
Vn
ƒn
Jn
h r
?p
?n
£r
fÉn
a
n
?p
q
Hn
Q '
‹p
G n
?p
H o
¬ s
L n
ƒn
Jn
G
p
q
Êp
G o
ó s
ªn
ëo
e Én
j p
án
ª r
M s
ôdG p
q
»p
Ñn
f m
ó s
ªn
ëo
e p
q
»p
Ñn
æp
H n
? r
«n
dp
G
(3)
s
»p
a o
¬ r
©u
Øn
°T s
ºo
¡
s
?dn
G …
p
ön
ün
H r
øn
Y n
?p
°ûr
µ
n
j r
¿n
G
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
ali-i Haydarî:
Hz. Ali.
âmâ:
kör.
bayraktar:
bayrak taşıyan.
cerahat:
iltihap, irin, yara.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
erbab-ı siyer:
Peygamberimizin
hayatı, ahlâkı, sözleri ve yaşayışı
hakkında kitap yazanlar.
ferman:
emir, buyruk.
fethetmek:
bir ülkeyi veya bir
yeri ele geçirmek.
Gazve-i Hayber:
Hayber Savaşı.
hadis:
Hz. Muhammed’e ait söz,
emir, fiil veya Hz. Peygamberin
onayladığı başkasına ait söz, iş
veya davranış.
Hayber:
Arap Yarımadasının Hi-
caz bölgesinde bulunan bir kasa-
ba.
kal’a:
kale.
kal’a-i Hayber:
Hayber kalesi.
kat’iyen:
kat’î olarak, kesinlikle.
kütüb-i sahiha:
doğru ve güveni-
lir hadis kitapları.
misal:
örnek, numune.
Rab:
yaratan, besleyen, büyüten,
verdiği nimetlerle mahlûkatı ıslah
terbiye eden Allah.
rahmet:
merhamet etme, şefkat
gösterme.
rekât:
namazda bir kıyam, bir rü-
kû ve iki secdeden oluşan bölüm.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
şefaat:
birinden başkasının
adına bir ricada bulunma, ih-
tiyaç sahibinin af ve iyiliğe ka-
vuşması için diğeri tarafından
yapılan aracılık.
şifa:
iyileşme, sağlığına kavuş-
ma.
tarik:
yol; hadisin geliş kanalı.
tayin etmek:
atamak, görev-
lendirmek.
tiryak:
ilâç.
vakıa:
olay.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 238 | Mektubat
1.
Birinci Misaldeki, tariklerle gelen bu hadisin kaynaklarından bazıları: Müslim, 4:1876-1880;
Beyhakî, 2:650, 3:907, 251, 4:193; Kadı İyaz, Şifa, 1:322.
2.
İkinci misaldeki hadisin kaynakları: Müsned, 1:85, 2:145; Buharî, 4:58, 65, 73; Kadı İyaz, Şifa,
1:323.
3.
Şimdi git, abdest al. Sonra iki rekât namaz kıl ve şöyle dua et: “Yâ Rabbi, rahmet peygam-
beri olan Muhammed Peygamberini şefaatçi ederek Sana yöneliyor ve Senden istiyorum.
Yâ Muhammed, seni şefaatçi ederek Rabbime yöneliyorum ki, gözlerimi yeniden açsın. Al-
lah’ım, onun benim hakkımdaki şefaatini kabul eyle.” (Sahihü’l-Camiü’s-Sağir, hadis no:
1290.)
1...,228,229,230,231,232,233,234,235,236,237 239,240,241,242,243,244,245,246,247,248,...1086
Powered by FlippingBook