Mektubat - page 233

gazve-i Huneyn’de, Bedir gibi, küffar şiddetle hücum
ederken, yine bir avuç toprak atıp,
(1)
o
?ƒo
Lo
ƒr
dG p
ân
gÉn
°T
diye-
rek, her birinin kulağına bir
o
?ƒo
Lo
ƒr
dG p
ân
gÉn
°T
kelimesi girdi-
ği gibi, biiznillah her birinin yüzüne bir avuç toprak gitti;
gözleriyle meşgul olup kaçtılar.
(2)
İşte Bedir’de ve Huneyn’deki harika olan şu hâdise, es-
bab-ı adî ve kudret-i beşer dahilinde olmadığından,
kur’ân-ı Mu’cizülbeyan
(3)
'
?en
Q %G s
øp
µ'
`dn
h n
â r
«n
en
Q r
Pp
G n
âr
«n
en
Q Én
en
h
ferman eder. Yani, “o hâdise, kudret-i beşer haricinde-
dir. kuvve-i beşeriye ile değil, belki fevkalâde bir surette,
kudret-i İlâhiye ile olmuştur.
İkinciMisal
: Başta
Buharî,Müslim
, kütüb-i sahiha
haber veriyorlar ki:
gazve-i Hayber’de bir Yahudi kadını, bir keçiyi biryan
yapıp pişirmiş, gayet müessir bir zehirle zehirlemiş, re-
sul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma göndermiş. sahabe-
ler yemeye başladılar. Birden ferman etti:
(4)
l
án
eƒo
ªr
°ùn
e Én
¡s
fn
G »
p
ær
Jn
ôn
Ñr
Nn
G BÉ n
¡s
fp
G r
ºo
µ
n
jp
ór
jn
G Gƒo
©n
ar
Qp
G
Yani: “
Pişirilenkeçibanaderki,‘Benzehirliyim’diye
haberveriyor.
” Herkes elini çekti. Fakat o şiddetli zehi-
rin tesirinden, Bişr İbnü’l-Berâ aldığı bir tek lokmadan ve-
fat etti. resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, o zeyneb
ismindeki kadını çağırdı. Ferman etti: “neden böyle
yaptın?” o menhuse dedi: “eğer peygamber isen sana
zarar vermeyecek. eğer padişah isen, insanları senden
Mektubat | 233 |
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
na ait söz, iş veya davranış.
hâdise:
olay, meydana çıkan hâl.
haricinde:
dışında.
harika:
olağanüstü özellikler taşı-
yan ve hayranlık hissi uyandıran.
kudret-i beşer:
insan gücü, kuv-
veti.
kudret-i İlâhiye:
İlâhî kudret, Al-
lah’ın güç, kuvvet ve iktidarı.
kur’ân-ı Mu’cizülbeyan:
açıkla-
malarıyla akılları benzerini yap-
maktan âciz bırakan Kur’ân-ı Ke-
rîm.
kuvve-i beşeriye:
insan gücü, ka-
pasitesi.
küffar:
kâfirler, İslâmiyeti inkâr
edenler.
kütüb-i sahiha:
doğru ve güveni-
lir hadis kitapları.
menhuse:
uğursuz, kötü kadın.
meşgul olma:
bir işle uğraşma.
misal:
örnek, numune.
muhtelif:
farklı, çeşitli.
müessir:
tesirli, etkili.
padişah:
hükümdar, sultan.
Resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rim ve Allah’ın insanlara bir elçisi
olan Hz. Muhammed.
Sahabe:
Peygamberimizin yüzü-
nü görmekle şereflenen ve onun
sohbetlerine katılan mü’min kim-
se.
suret:
şekil, biçim, tarz.
tarik:
yol, hadisin geliş kanalı.
tesir:
etki.
vefat etme:
ölme.
aleyhissalâtü vesselâm:
sa-
lât ve selâm onun üzerine ol-
sun.
biiznillah:
Allah’ın izni ile.
biryan:
bir çeşit kebap.
esbab-ı adî:
adî, sıradan, basit
sebepler.
ferman:
emir, buyruk.
fevkalâde:
olağanüstü, nor-
malin üstünde.
gayet:
son derece, çok.
Gazve-i Hayber:
Hayber Sa-
vaşı.
Gazve-i Huneyn:
Huneyn Sa-
vaşı.
hadis:
Hz. Muhammed’e ait
söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onayladığı başkası-
1.
Kara olası yüzleri!
2.
Birinci misaldeki muhtelif tariklerle gelen bu hadisin bazı kaynakları: EbuDavud, hadis no:
4508, 4509; Müsned, 2:451; Müslim, Cihad: 81, 3:1398, hadis no: 1775, 1777; Beyhakî, 3:78-
81, 5:137.
3.
Attığın zaman sen atmadın; ancak Allah attı. (Enfal Suresi: 17.)
4
. Çekin ellerinizi! O, bana zehirli olduğunu söylüyor.
1...,223,224,225,226,227,228,229,230,231,232 234,235,236,237,238,239,240,241,242,243,...1086
Powered by FlippingBook