ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de
sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.
İKİNCİSİ:
Feylûle’dir ki, ikindi namazından sonra, mağ-
ribe kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine, yani, uyku-
dan gelen sersemlik cihetiyle, o günkü ömrü nevmâlûd,
yarı uyku kısacık bir şekil aldığından, maddî bir noksani-
yet gösterdiği gibi, manevî cihetiyle de, o gün hayatının
maddî ve manevî neticesi ekseriya ikindiden sonra teza-
hür ettiğinden, o vakti uykuyla geçirmek, o neticeyi gör-
memek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış
gibi oluyor.
ÜÇÜNCÜSÜ:
kaylûle’dir ki, bu uyku sünnet-i seniye-
dir.
(1)
duha vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır.
Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet ol-
makla beraber, Ceziretü’l-Arab’da, vaktüzzuhur denilen
şiddet-i hararet zamanında bir tatil-i eşgal, âdet-i kavmi-
ye ve muhitiye olduğundan, o sünnet-i seniyeyi daha zi-
yade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku hem ömrü, hem rızkı
tezyide medardır. Çünkü yarım saat kaylûle, iki saat ge-
ce uykusuna muadil gelir. demek, ömrüne her gün bir
buçuk saat ilâve ediyor. rızık için çalışmak müddetine,
yine bir buçuk saati, ölümün kardeşi olan uykunun elin-
den kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor.
Sa i d Nu r s î
XC
Lem’aLar | 629 |
Y
irmi
S
ekizinci
l
em
’
a
olan mübarek söz, fiil ve emirleri.
sünnet-i seniye:
Hz. Muham-
med’in (asm) yüksek hâl, söz, tavır
ve tasvipleri.
şiddet-i hararet:
sıcaklığın, hara-
retin şiddeti.
tatil-i eşgal:
işlere son verme.
tecrübe:
deneyim.
tezahür:
görünme.
tezyit:
arttırma, çoğaltma.
vakit:
zaman.
vaktüzzuhur:
öğle vakti.
ziyade:
fazla.
âdet-i kavmiye ve muhitiye:
millî ve örfî âdetler.
bereket:
bolluk, gürlük.
Ceziretü’l-arab:
Arab Yarıma-
dası.
cihet:
yön.
duha:
kuşluk vakti.
ekseriya:
çoğu zaman.
feylûle:
ikindiden akşama ka-
dar olan ve mekruh addedilen
uyku.
güya:
sanki.
hükmüne:
yerine.
ilâve:
ekleme, katma.
kaylûle:
öğle uykusu.
kıyam:
kalkma.
maddî:
maddeye ait.
mağrip:
güneşin batma vakti,
akşam.
manevî:
manaya ait.
medar:
sebep, vesile.
muadil:
denk, eşit.
müddet:
zaman, süre.
namaz:
İslâm’ın beş şartından
biri olan salât.
netice:
sonuç.
nevmâlûd:
uykulu.
noksaniyet:
eksiklik, noksan-
lık.
ömür:
yaşayış, hayat.
rızık:
nimet, yiyecek içecek ve
giyecek ile ilgili şeyler.
sabit:
ispatlanmış.
sebebiyet:
sebep olma.
sünnet:
Hz. Muhammed’in
(asm) Müslümanlara örnek
1.
İbniMâce, Sıyam: 22; Feyzü’l-Kadîr, 4: 531; Keşfü’l-Hafa, 330.