İşte, birinci nokta itibarıyla, Hazret-i Ali
(
rA
)
başta ola-
rak bütün ehl-i hakikat, Hazret-i ebu Bekir ve Hazret-i
ömer’i
(
rA
)
takdim ediyorlar.
(1)
Hizmet-i İslâmiyette ve
kurbiyet-i İlâhiyede makamlarını daha yüksek görmüşler.
İkinci nokta cihetinde Hazret-i Ali
(
rA
)
şahs-ı manevî-i
Âl-i Beytin mümessili ve şahs-ı manevî-i Âl-i Beyt bir haki-
kat-i Muhammediyeyi
(
AsM
)
temsil ettiği cihetle, muvaze-
neye gelmez. İşte, Hazret-i Ali
(
rA
)
hakkında fevkalâde se-
nakârâne ehadis-i nebeviye,
(2)
bu ikinci noktaya bakıyor-
lar. Bu hakikati teyit eden bir rivayet-i sahiha var ki, re-
sul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: “Her
nebînin nesli kendindendir. Benim neslim Ali’nin
(
rA
)
neslidir.”
(3)
Hazret-i Ali’nin
(
rA
)
şahsı hakkında sair hulefadan zi-
yade senakârâne ehadisin kesretle intişarının sırrı şudur
ki: emevîler ile Haricîler ona haksız hücum ve tenkis et-
tiklerine mukabil, ehl-i sünnet ve Cemaat olan ehl-i hak,
onun hakkında rivayatı çok neşrettiler. sair Hulefa-i raşi-
dîn ise öyle tenkit ve tenkise çok maruz kalmadıkları için,
onlar hakkındaki ehadisin intişarına ihtiyaç görülmedi.
Hem istikbalde Hazret-i Ali
(
rA
)
elîm hâdisata ve dahilî
fitnelere maruz kalacağını nazar-ı nübüvvetle görmüş,
Hazret-i Ali’yi
(
rA
)
me’yusiyetten ve ümmetini onun
hakkında suizandan kurtarmak için,
(4)
o
?n
’r
ƒn
e w
»p
?n
©n
a o
?n
’r
ƒn
e o
âr
æ`o
c r
øn
e
gibi mühim hadislerle Hazret-i
Ali’yi
(
rA
)
teselli ve ümmeti irşat etmiştir.
Lem’aLar | 47 |
d
ördÜncÜ
l
em
’
a
sünnetinden ve yolundan ayrılma-
yanlar.
elîm:
acıklı, şiddetli.
emevîler:
Dört Halifeden sonra
661-750 yılları arasında hüküm sü-
ren ilk İslâm hanedan devleti.
fevkalâde:
olağanüstü.
fitne:
karışıklık, fesat.
hadis:
Hz. Peygamberin sözü.
hâdisat:
olaylar.
hakikat-i muhammediye:
Pey-
gamberimizin (asm) mesleğinin
aslı esası, vazifesinin yüksekliği.
Haricîler:
Hz. Ali’ye (ra) karşı isyan
eden bir dalâlet fırkası.
Hazret-i ali:
Peygamberin dama-
dı olan İslâmiyetin dördüncü hali-
fesi.
Hizmet-i İslâmiyet:
İslâm dininin
hizmeti.
hulefa:
halifeler.
Hulefa-i raşidîn:
doğru yolda olan
dört büyük halife.
intişar:
yayılma, neşrolunma.
irşat:
doğru yolu gösterme.
istikbal:
gelecek zaman.
itibarıyla:
bakımından,- sayılmak
üzere.
kesret:
çokluk.
kurbiyet-i İlâhiye:
Allah’a yakın-
lık.
makam:
sorumluluk yeri, manevî
mevki.
maruz kalmak:
bir şeyin karşısın-
da hedef olma ve uğrama.
me’yusiyet:
ümitsizlik.
mukabil:
karşılık.
muvazene:
karşılaştırma.
mümessil:
temsilci.
nazar-ı nübüvvet:
peygamber
bakışı.
nebî:
Allah’ın elçisi, peygamber.
neşretme:
yayma, duyurma.
resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med.
rivayat:
nakledilen hadisler.
rivayet-i sahiha:
senet ve delil-
lerle sabit olan doğru rivayet, ha-
dis.
sair:
diğer, öteki.
senakârâne:
överek, sena ederek.
suizan:
kötü düşünce.
şahs-ı manevî-i Âl-i Beyt:
Âl-i
Beytin manevî şahsı; seyyidler ce-
maatinin, Hz. Muhammed’in kızı
Hz. Fatıma ile devam eden mane-
vî şahsiyeti.
takdim etme:
öne geçirme.
temsil etme:
bir topluluğun adı-
na hareket etme.
tenkis etme:
noksanlaştırma.
teselli:
avutma, rahatlatma.
teyit eden:
doğrulayan, pekişti-
ren.
ümmet:
bütün Müslümanlar.
ziyade:
fazla, çok.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât
ve selâm onun üzerine olsun,
anlamında Peygamberimize
dua.
cihet:
yön, taraf.
dahilî:
iç işlere ait.
ehadis:
Hz. Peygamberimizin
sözleri, hadisler.
ehadis-i Nebeviye:
Hz. Pey-
gamber tarafından söylenen
sözler, hadisler.
ehl-i hak:
hak ve doğru yolda
olanlar; ehl-i sünnet.
ehl-i hakikat:
gerçeği bulup
onun peşinden gidenler.
ehl-i Sünnet ve Cemaat:
İs-
lâm’ın ilk günkü safiyetiyle ka-
bul ederek Hz. Peygamberin
1.
Gazalî, Kavaidü'l-Akaid, 1:228.
2.
Tirmizî, Menakıb: 19; İbniMâce, Mukaddime: 11; Müsned, 1:84, 118, 4:281.
3.
Taberanî, Mecmaü’l-Kebir, no: 2630; Heysemî, Mecmaü’z-Zevaid, 10:333; Münavi, Feyzü’l-Ka-
dir, s. 223, no: 1717.
4.
Ben kimin dostuysam, Ali de onun dostudur. (Tirmizî, Menakıb: 19; İbniMâce, Mukaddime:
11; Müsned, 1:84, 118, 119, 152, 331, 4:281, 368, 370, 382, 5:347, 366, 419; Münavî, Feyzü’l-
Kadir, 6:218.)