Lem'alar - page 320

Hazret-i İsa Aleyhisselâm demiş ki:
o
¬s
Hn
Q n
ôp
Ñ n
à r
îj r
¿n
G p
ór
Ñn
©r
?p
d ¢n
ùr
«n
dn
h o
? n
ór
Ñn
Y n
ôp
Ñ n
à r
în
j r
¿n
G %G s
¿
p
G
Yani, “
Cenab-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: ‘Sen
böyle yapsan, sana böyle yaparım. Göreyim seni, yapa-
bilir misin?’
diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve
haddi değil ki, Cenab-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin: ‘Ben
böyle işlesem, sen böyle işler misin?’ diye tecrübevari bir
surette Cenab-ı Hakkın rububiyetine karşı imtihan tarzı,
sû-i edeptir, ubudiyete münafidir.”
Madem hakikat budur; insan kendi vazifesini yapıp Ce-
nab-ı Hakkın vazifesine karışmamalı.
Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve
Cengiz’in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâ-
leddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerası ve etbaı ona
demişler:
“sen muzaffer olacaksın. Cenab-ı Hak seni galip ede-
cek.”
o demiş:
“Ben Allah’ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye
vazifedarım. Cenab-ı Hakkın vazifesine karışmam. Mu-
zaffer etmek veya mağlûp etmek onun vazifesidir.”
İşte o zat bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, harika bir su-
rette çok defa muzaffer olmuştur.
evet,
insanın elindeki cüz-i ihtiyârî ile işledikleri ef’alle-
rinde, Cenab-ı Hakka ait netaici düşünmemek gerektir
.
o
n
Y
edinci
l
em
a
| 320 | Lem’aLar
abd:
kul.
Cenab-ı Hak:
Allah.
cihad:
cihetler, taraflar, yön-
ler.
cüz-i ihtiyarî:
icattan mah-
rum, kisbden başka hiçbir
şeye gücü yetmeyen az bir
arzu serbestliği, cüz’î irade.
ef’al:
fiiller, işler.
etba:
birinin idaresinde olan-
lar, yönetilenler.
hakikat:
gerçek.
harika:
olağanüstü.
harb:
savaş.
imtihan:
deneme sınama.
mağlûp:
yenilme.
muzaffer:
üstün gelmiş, zafer
kazanmış, yenmiş.
münafi:
zıt, aykırı.
müteaddit:
çok, birçok.
netaiç:
neticeler, sonuçlar.
rububiyet:
Cenab-ı Allah’ın
her zaman, her yerde, her
mahlûka muhtaç olduğu şey-
leri vermesi, terbiye, tedbir ve
malikiyeti ve besleyiciliği.
sırr-ı teslimiyet:
teşebbüsten
sonra Allah’a olan tevekkül ve
teslimiyet.
sû-i edep:
edep dışı, edebe
aykırı.
suret:
biçim, tarz.
tarz:
biçim, suret.
tecrübe:
deneyim, sınama.
tecrübevari:
tecrübeli olarak.
ubudiyet:
kulluk.
vazife:
görev.
vazifedar:
vazifeli, iş gören.
vüzera:
vezirler, bakanlar, mil-
letvekilleri.
zat:
kişi, şahıs.
1...,310,311,312,313,314,315,316,317,318,319 321,322,323,324,325,326,327,328,329,330,...1406
Powered by FlippingBook