Lem'alar - page 330

sen varsın ve bâkîsin; fenâ ve adem ne isterse bize yap-
sın, ehemmiyeti yok!
ÜÇÜNCÜ ReMİZ:
ey insan! Fâtır-ı Hakîm’in senin
mahiyetine koyduğu en garip bir hâlet şudur ki:
Bazen dünyaya yerleşemiyorsun, zindanda boğazı sı-
kılmış adam gibi “of, of” deyip dünyadan daha geniş bir
yer istediğin hâlde; bir zerrecik, bir iş, bir hatıra, bir da-
kika içine girip yerleşiyorsun. koca dünyaya yerleşeme-
yen kalb ve fikrin o zerrecikte yerleşir. en şiddetli hissi-
yatınla o dakikacık, o hatıracıkta dolaşıyorsun.
Hem senin mahiyetine öyle manevî cihazat ve lâtifeler
vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa tok olmaz; bazıları bir
zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş bir batman taşı kal-
dırdığı hâlde, göz bir saçı kaldıramadığı gibi; o lâtife, bir
saç kadar bir sıkleti, yani, gaflet ve dalâletten gelen kü-
çük bir hâlete dayanamıyor. Hatta bazen söner ve ölür.
Madem öyledir; hazer et, dikkatle bas, batmaktan
kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir işa-
rette, bir öpmekte batma. dünyayı yutan büyük letaifle-
rini onda batırma. Çünkü çok küçük şeyler var, çok bü-
yükleri bir cihette yutar. nasıl küçük bir cam parçasında
gök, yıldızlarıyla beraber içine girip gark oluyor. Hardal
gibi küçük kuvve-i hafızanda, senin sahife-i a’malin ekse-
ri ve sahaif-i ömrün ağlebi içine girdiği gibi, çok cüz’î kü-
çük şeyler var, öyle büyük eşyayı bir cihette yutar, istiap
eder.
adem:
yokluk.
ağleb:
ekseriya, çok defa.
o
n
Y
edinci
l
em
a
| 330 | Lem’aLar
bâkî:
ebedî, daimî, sonsuz.
batman:
iki ile sekiz kilo ara-
sındaki bir ağırlık ölçüsü.
cihazat:
cihazlar.
cihet:
yön.
cüz’î:
küçük.
dalâlet:
iman ve İslâmiyetten
ayrılmak, azmak.
dane:
tane, tohum.
ekser:
pek çok.
Fâtır-ı Hakîm:
her şeyi bir
maksada uygun ve hikmetle
benzersiz bir şekilde yaratan
Allah (cc).
fenâ:
yok olma, son bulma,
ölümlülük.
gaflet:
gafillik, ihtiyatsızlık, dik-
katsizlik, nefsinin arzularına
dalmak.
gark:
batma.
hâlet:
hâl.
hardal:
küçük tohumlu, yap-
rakları yenen ve tıpta da kul-
lanılan, tadı acı bir bitki.
hazer:
sakınma, korunma.
hissiyat:
hisler, duygular.
istiap:
içine alma, yutma.
kuvve-i hafıza:
hafıza gücü.
lâtife:
kalbe bağlı hassas bir
duygu.
lem’a:
parıltı.
letaif:
güzel, hoş ve ruhla ilgili
manevî duygular.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası,
hakikati, iç yüzü.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
remiz:
işaret.
sahaif-i ömür:
ömür sayfaları.
sahife-i a’mal:
amellerin say-
fası.
sıklet:
ağırlık.
zerre:
pek ufak parça.
zindan:
hapishane.
1...,320,321,322,323,324,325,326,327,328,329 331,332,333,334,335,336,337,338,339,340,...1406
Powered by FlippingBook