Lem'alar - page 331

DÖRDÜNCÜ ReMİZ:
ey dünyaperest insan! Çok
geniş tasavvur ettiğin senin dünyan, dar bir kabir hük-
mündedir. Fakat o dar kabir gibi menzilin duvarları şişe-
den olduğu için, birbiri içinde in’ikâs edip, göz görünce-
ye kadar genişliyor. kabir gibi darken, bir şehir kadar ge-
niş görünür. Çünkü o dünyanın sağ duvarı olan geçmiş
zaman ve sol duvarı olan gelecek zaman, ikisi madum ve
gayr-i mevcut oldukları hâlde, birbiri içinde in’ikâs edip
gayet kısa ve dar olan hazır zamanın kanatlarını açarlar.
Hakikat hayale karışır; madum bir dünyayı mevcut zan-
nedersin.
nasıl bir hat, sür’at-i hareketle bir satıh gibi geniş gö-
rünürken, hakikat-i vücudu ince bir hat olduğu gibi, se-
nin de dünyan hakikatçe dar, fakat senin gaflet ve vehim
ve hayalinle duvarları çok genişlemiş. o dar dünyada, bir
musibetin tahrikiyle kımıldansan, başını çok uzak zannet-
tiğin duvara çarparsın. Başındaki hayali uçurur, uykunu
kaçırır. o vakit görürsün ki, o geniş dünyan kabirden da-
ha dar, köprüden daha müsaadesiz. senin zamanın ve
ömrün, berkten daha çabuk geçer; hayatın, çaydan daha
sür’atli akar.
Madem dünya hayatı ve cismanî yaşayış ve hayvanî ha-
yat böyledir. Hayvaniyetten çık, cismaniyeti bırak, kalb ve
ruhun derece-i hayatına gir. tevehhüm ettiğin geniş dün-
yadan daha geniş bir daire-i hayat, bir âlem-i nur bulur-
sun. İşte o âlemin anahtarı, marifetullah ve vahdaniyet
sırlarını ifade eden
(1)
*G s
’p
G n
¬ '
dp
G n
B’
kelime-i kudsiyesiyle kal-
bi söylettirmek, ruhu işlettirmektir.
Lem’aLar | 331 |
o
n
Y
edinci
l
em
a
mevcut:
var olan, bulunan.
musibet:
felâket, belâ.
müsaade:
izin.
remiz:
işaret.
satıh:
yüzey.
sür’at-i hareket:
sür’atli hareket.
tahrik:
harekete geçirme; kış-
kırtma.
tasavvur:
bir şeyi zihinde şekil-
lendirme, tasarlama, kurma.
tevehhüm:
vehimlenme, kurun-
tuya kapılma.
vahdaniyet:
Allah’ın birliği ve var-
lığı.
vehim:
sebepsiz korku, yanlış ve
esassız düşünce.
zannetme:
sanma.
âlem:
varlık sınıflarından her
biri.
âlem-i nur:
nur âlemi.
berk:
şimşek.
cismanî:
bedene mensup, vü-
cutla alâkalı.
cismaniyet:
cismanî oluş, ci-
simle ilgili olma.
daire-i hayat:
hayat dairesi.
derece-i hayat:
hayat sıralan-
ması, hayatın dereceleri.
dünyaperest:
dünyaya tapan,
dünyaya düşkün.
gaflet:
gafillik, dikkatsizlik,
nefsinin arzularına dalmak.
gayet:
son derece.
gayr-i mevcut:
mevcut olma-
yan.
hakikat:
gerçek.
hakikat-i vücut:
vücut ger-
çeği.
hat:
çizgi.
hayvanî:
hayvanla ilgili, hay-
vana ait.
hayvaniyet:
hayvanlık.
hükmünde:
değerinde, ye-
rinde.
in’ikâs:
aksetme, yansıma.
kabir:
mezar.
kelime-i kudsiye:
yüce, kudsî
söz.
madum:
mevcut olmayan,
yok olan, ölü.
marifetullah:
Allah’ı tanıma,
anlama, bilme.
menzil:
yer, kalınan yer.
1
. Allah’tan başka ilâh yoktur. (Muhammed Suresi: 19.)
1...,321,322,323,324,325,326,327,328,329,330 332,333,334,335,336,337,338,339,340,341,...1406
Powered by FlippingBook