Lem'alar - page 199

mazharı, mahşeri, merkezi hükmünde olduğundan, kalb
cesede mukabil geldiği gibi, küre-i arz dahi koca, hadsiz
semavata karşı bir kalb ve manevî bir merkez hükmünde
olarak mukabil gelir. onun için,
• zeminin küçük mikyasta eskiden beri yedi
(HaşİYe)
iklimi,
• hem Avrupa, Afrika, okyanusya, iki Asya, iki Amerika
namlarıyla maruf yedi kıt’ası,
• hem denizle beraber şark, garp, şimal, cenup, bu yüz-
deki ve yeni dünya yüzündeki malûm yedi kıt’ası,
• hem merkezinden tâ kışr-ı zahirîye kadar hikmeten, fen-
nen sabit olan muttasıl ve mütenevvi yedi tabakası,
• hem zîhayat için medar-ı hayat olmuş yetmiş basit ve
cüz’î unsurları tazammun edip ve “yedi kat” tabir edi-
len meşhur yedi nevi küllî unsuru,
• hem “dört unsur” denilen su, hava, nâr, toprak (türap)
ile beraber, “mevalid-i selâse” denilen maadin, nebatat
ve hayvanatın yedi tabakaları ve yedi kat âlemleri,
• hem cin ve ifrit ve sair muhtelif zîşuur ve zîhayat
mahlûkların âlemleri ve meskenleri olduğu, çok kes-
retli ehl-i keşif ve ashab-ı şuhudun şahadetiyle sabit ye-
di kat arzın âlemleri; hem küre-i arzımıza benzeyen ye-
di küre-i uhra dahi bulunmasına, zîhayata makar ve
mesken olmasına işareten yedi tabaka, yani, yedi kü-
re-i arziye bulunmasına işareten, küre-i arz dahi, yedi
tabaka, âyât-ı kur’âniyeden fehmedilmiştir.
Lem’aLar | 199 |
o
n
i
kinci
l
em
a
masnuat-ı İlâhiye:
Allah tarafın-
dan sanatla yaratılanlar.
mazhar:
göründüğü yer
medar-ı hayat:
hayat sebebi.
mesken:
oturulacak yer.
meşher:
teşhir yeri, sergi yeri.
mevalid-i selâse:
nebat, hayvan
ve madde olmak üzere tabiatın
üç âleminden bahseden ilim, ta-
biat ilmi.
mikyas:
ölçü.
muhtelif:
çeşitli.
mukabil:
karşılık.
muttasıl:
bitişik, yapışık.
mütenevvi:
çeşit çeşit.
nam:
ad.
nâr:
ateş.
nebatat:
bitkiler.
nevi:
çeşit, tür.
nispeten:
kıyaslayarak, nispetle.
sabit:
ispatlanmış.
sair:
diğer, öteki.
seb’a:
yedi sayısı.
semavat:
semalar, gökler.
şahadet:
şahitlik
şark:
doğu.
şimal:
kuzey.
tabaka:
kat, katman.
tabir:
ifade.
tazammun:
ihtiva etme, içine al-
ma.
tevafuk:
uygun gelme.
türab:
toprak.
unsur:
birleşik bir şeyi meydana
getiren elemanlardan her biri.
zemin:
yeryüzü.
zîhayat:
hayat sahibi.
zîşuur::
şuurlu.
HaşİYe:
Seb'a
ile beraber,
yedi
kelimesi yedi kere tevafuku pek güzel
düşmüş.
âlem:
varlık sınıflarından her
biri.
arz:
yer, dünya.
ashab-ı şuhut:
her şeyi görür
gibi inanan itikat sahibi velî-
ler.
ayat-ı Kur’âniye:
Kur’ân’ın
ayetleri.
cenup:
güney.
ceset:
vücut, beden.
cin:
bir cins ateşten yaratılmış
olup dünyanın insandan son-
ra en mühim sakini.
cüz’î:
parçaya ait olan, küçük.
ehl-i keşif:
bazı sırları Cenab-ı
Hakkın lütuf ve ihsanı ile bi-
len velîler.
fehmetme:
anlama.
fennen:
fence.
garp:
batı.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
haşiye:
dipnot.
hayvanat:
hayvanlar.
hikmeten:
hikmet açısından.
hükmünde:
değerinde.
ifrit:
cin taifesinden çok zarar-
lı, kötü ve korkunç bir cins.
işareten:
işaret ederek.
kesretli:
çokluklu.
kışr-ı zahirî:
dış görünüş.
kıt’a:
dünyanın kara parçala-
rından her biri.
küllî:
umumî, tümel.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
küre-i arziye:
yer küresi, dün-
ya.
küre-i uhra:
diğer dünyalar.
maadin:
madenler.
mahlûk:
Allah tarafından ya-
ratılmış.
mahşer:
toplanılacak yer.
makar:
oturulan yer, mesken.
malûm:
bilinen.
manevî:
manaya ait.
maruf kıt’a:
bilinen kıt’a.
1...,189,190,191,192,193,194,195,196,197,198 200,201,202,203,204,205,206,207,208,209,...1406
Powered by FlippingBook