Lem'alar - page 193

şecaat-i kudsiye ile kuvve-i gadabiyesi hareket etmekle be-
raber; kuvve-i şeheviyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan
humud ve fücurdan musaffa olarak, o kuvvenin medar-ı
istikameti olan iffette, kuvve-i şeheviyesi daima iffeti, aza-
mî masumiyet derecesinde rehber ittihaz etmiştir. Ve ha-
keza, bütün sünen-i seniyesinde, ahval-i fıtriyesinde ve
ahkâm-ı şer’iyesinde, hadd-i istikameti ihtiyâr edip, zu-
lüm ve zulümat olan ifrat ve tefritten, israf ve tebzirden
içtinap etmiştir. Hatta tekellümünde ve ekl ve şürbünde
iktisadı rehber ve israftan kat’iyen içtinap etmiştir. Bu ha-
kikatin tafsilâtına dair binler cilt kitap telif edilmiştir.
(1)
o
In
QÉn
°Tp
’r
G p
¬«/
Ø` r
µ
`n
J o
±p
QÉn
©r
dn
G
sırrınca, bu denizden bu katre
ile iktifa edip, kıssayı kısa keseriz.
'
¤n
©n
d n
?s
fp
Gn
h{ p
q
öp
S p
ôn
¡r
¶n
en
h p
¥n
Ór
Nn
’r
G p
?p
QÉn
µ
n
e p
™ p
eÉn
L '
¤n
Y p
q
?n
°U s
ºo
¡
s
?dn
G
o
¬n
?n
a »/
às
eo
G p
OÉn
°ùn
a n
ór
æp
Y»/
às
æ°o
ùp
H n
?°s
ùn
ªn
J r
øn
e{ :n
?Én
b …/
ò s
dn
G zm
º«/
¶n
Y m
?o
?o
N
És
æ`o
c Én
en
h Gn
ò'
¡p
d Én
æj'
ón
g…/
òs
dG ! o
ór
ªn
?r
G Go
ƒdÉn
bn
h
(2)
@zm
ó«/
¡n
°T p
I n
CÉp
e o
ôr
Ln
G
(3)
p
q
?n
?r
Ép
H Én
æp
q
Hn
Q o
?o
°So
Q r
ä n
ABÉ n
Lr
ón
?n
d *G Én
æj'
ón
g r
¿n
G n
B’r
ƒn
d n
…p
ón
àr
¡n
æp
d
(4)
o
º«/
µ n
`?r
G o
º«/
?n
©r
dG n
âr
fn
G n
?s
fp
G BÉn
æn
àr
ªs
?n
Y Én
e s
’p
G BÉ n
æn
d n
ºr
?p
Y '
’ n
?n
fÉn
ërÑ°oS
®
Lem’aLar | 193 |
o
n
B
irinci
l
em
a
hakeza:
böylece, bunun gibi.
hakikat:
gerçek, esas.
humud:
helâle de, harama da iş-
tahsızlık.
içtinap:
çekinme, sakınma.
iffet:
ahlâkî temizlik, helâle razı
olup haramdan kaçınma.
ifrat:
aşırı gitme, aşırılık.
ihtiyar:
seçme, tercih.
iktifa:
yeterli bulma, kâfi görme.
iktisat:
aşırı davranmama, uygun
hareket.
israf:
savurganlık.
ittihaz:
edinme.
kat’iyen:
kat’î olarak, kesinlikle.
katre:
damla.
kıssa:
anlatılan, ibret verici hikâ-
ye.
kuvve:
kuvvet, meleke.
kuvve-i gadabiye:
hiddet, öfke
duygusu.
kuvve-i şeheviye:
cinsî istek duy-
gusu, dünya zevklerine istek duy-
gusu.
kuvve-i şeheviye:
dünya zevkle-
rine istek duygusu.
masumiyet:
suçsuzluk.
medar-ı istikamet:
doğruluk ve-
silesi.
musaffa:
saflaşmış, arınmış.
rehber:
yol gösteren, kılavuz.
sünen-i Seniyye:
Hz. Peygambe-
rin sünneti, ahlâk ve yaşayışı.
şecaat-i kudsiye:
kusursuz ve
noksansız cesaret.
şürb:
içme.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar.
tebzir:
israf.
tefrit:
normalin altında kalma, if-
ratın zıddı.
tekellüm:
konuşma.
telif:
kitap yazma; eser, kitap.
zulüm:
haksızlık, eziyet.
zulümat:
dinsizlik, zulüm ve kü-
für.
ahkâm-ı şer’iye:
şeriatın esas
ve kanunları.
ahval-i fıtriye:
doğuştan ge-
len, fıtrî hâller.
azamî:
en fazla.
dair:
alâkalı.
ekl:
yeme.
fesat:
bozukluk, fitne.
fücur:
işret, ahlâka aykırı du-
rum.
hadd-i istikamet:
istikamet sı-
nırı, hududu.
1.
Arife bir işaret yeter.
2.
Allah’ım, bütün güzel huyları kendisinde toplayan ve “Hiç şüphesiz sen pek büyük bir ah-
lâk üzerindesin” (Kalem Suresi: 4.) ayetinin sırrına mazhar olan ve “Ümmetimin fesadı za-
manında benim sünnetime uyanlara yüz şehit sevabı vardır” buyuran zata salât eyle.
3.
Dediler: “Bizi bu saadete eriştiren Allah’a hamd olsun. Yoksa Allah hidayet etmeseydi biz
kendiliğimizden buna erişemezdik. Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getir-
diler.” (A’raf Suresi: 43.)
4.
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgi-
miz yoktur. Sen her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yaparsın. (Bakara Suresi: 32.)
1...,183,184,185,186,187,188,189,190,191,192 194,195,196,197,198,199,200,201,202,203,...1406
Powered by FlippingBook