Bediüzzaman Hazretlerinin “Benim bedelime şehit oldu” dediği Hafız Ali’nin vafatı ise şu şekildedir.
1943’de Bediüzzaman Hazretlerinin bulunduğu Denizli Hapsine sevk edilen talebeler arasında Hafız Ali
de vardır. Bediüzzaman Hazretleri hapiste gizli düşmanları tarafından zehirlendiği sırada Hafız Ali de
aniden rahatsızlanıp hastahaneye kaldırılır ve orada vefat eder. Bunun üzerine Bediüzzaman Hazretleri
“Hafız Ali benim bedelime berzah âlemine seyahat eyledi” demiştir. Risale-i Nur’da birçok yerde ismi
geçen Hafız Ali’nin Emirdağ, Kastamonu ve Barla Lâhikalarında pekçok mektubu bulunmaktadır
haFıZ mEhmEt:
1877 yılında Isparta’nın Sav köyünde dünyaya geldi, 15 Ocak 1947 tarihinde ve-
fat etti. Hafız Mehmet Bediüzzaman Hazretlerinin Isparta’ya geldiğini duyunca, selâmını ve hürmetle-
rini iletmesi için oğlunu onun ziyaretine gönderir. Ziyaret esnasında oğlu, ayrıca babasının kendisin-
den dua istediğini de söyleyince Bediüzzaman Hazretleri ona hitaben şöyle der: “Baban askerlik yap-
madığı için bilmez. Askerlikte karavanayı uzatmayana yemek vermezler. O da bize seher vaktinde dua
etsin, biz de ona ederiz.”
Selâmın cevabı gelince, gerçekte askerlik yapmayan bu zat bütün gayret ve kuvvetiyle Nurları yaz-
maya başlar. Hafız Mehmet’in ciddiyetle Risale-i Nur’a sahip çıkması, Sav köyündeki kadın-erkek, ço-
luk-çocuk herkesin Risale-i Nur ile meşgul olmasına vesile olur. Risale-i Nur’un birçok yerinde Sav kö-
yünden Medrese-i Nuriye olarak bahsedilmesi, Hafız Mehmet’in bu ilk gayretleri sonucudur.
Hafız Mehmet’in vefatını Savlı Nur Talebeleri Bediüzzaman Hazretlerine bir mektupla bildirirler. Be-
diüzzaman Hazretleri ise karşılığında taziye mahiyetindeki şu cevabı gönderir:
“Sizleri ve umum Risale-i Nur Şakirtlerini ve bilhassa Medrese-i Nuriye’nin talebelerini ve bilhassa o
merhumun akrabalarını, Medrese-i Nuriye’nin mübarek üstadı Hacı Mehmet’in vefatı nedeniyle taziye
ediyoruz. Ve Nurlar hesabına bütün ruh-u canımızla biz dünyada kaldıkça ona dua-yı rahmet etmeye
ve Hafız Ali ve Hasan Feyzi ortasında daima bütün manevî kazançlarımıza hissedar etmeye kat’î karar
verdik.”
haFıZ mustaFa:
Asıl adı Hacı Hafız Mustafa Üstün’dür. “Hacı Aziz, Hafız Mustafa, Şeyh Mustafa,
Aziz’in Mustafa” olarak da bahsedilmektedir. 1890 yılında Eğirdir’de dünyaya geldi ve yine aynı yerde
1959 yılında vefat etti. Hafız Mustafa altı yaşında hafız oldu. İstiklâl Harbinde vatan savunmasına katıl-
dı. Gazi olan Hafız Mustafa savaştan sonra kendisine bağlanmak istenen gazi maaşını almayı kabul et-
medi.
Risale-i Nur’da bir çok yerde kendisinden ve hizmetlerinden bahsedilir. Hafız Mustafa vefat ettiğin-
de Bediüzzaman Hazretleri onun 20 sene boyunca ikinci bir Hafız Ali olarak vazifesini tam yaptığını,
âlem-i nura ve berzaha, Hafız Ali ve Hasan Feyzi gibi kardeşlerinin yanına gittiğini belirtir.
haFıZ Zühtü:
İsmi Risale-i Nur’un bir çok yerinde Büyük Hafız Zühtü olarak geçmektedir. Bediüz-
zaman Hazretleri bu talebesinin ismini Hakkı, Hulûsi, Sabri, Süleyman, Rüştü, Bekir, Mustafa, Ali, Lütfi,
Hüsrev, Refet gibi yakın talebelerinin isimleriyle birlikte anar ve onları “Sözlerin Hameleleri” yani taşı-
yıcıları olarak nitelendirir.
Hizmette kusur eden Nur Talebelerinin yedikleri şefkat tokatlarının zikredildiği Onuncu Lem’ada Ha-
fız Zühtü’nün yediği bir şefkat tokadından da bahsedilir. Hafız Zühtü Agros’ta (Atabey) Risale-i Nur hiz-
metini sürdürürken, bu şerefi yeterli görmeyerek “Ehl-i dünyanın nazarında bir mevki kazanmak eme-
liyle, mühim bir bid’anın muallimliğini deruhte eder.” Bu hareketiyle Risale-i Nur mesleğine tamamıy-
la aykırı bir yol izler. Bu hatanın sonucunda pek müthiş bir şefkat tokadı yer ve hanedanının şerefini
mahvedecek bir olayla yüz yüze gelir. Bir müddet sonra bu hatasından dönmesi üzerine Bediüzzaman
Hazretleri bir mektup ile kendisine, “Bugünden itibaren, Risale-i Nur’un has şakirtleri içinde şirket-i ma-
neviye-i Nuriye’den hissedar olmasını ve ismiyle duaya girdiğini selâmımla beraber tebliğ ediniz” şek-
linde haber gönderir.
Kastamonu LâhiKası | 403 |
Ş
ahıs
B
ilgileri