Yeni hükümet tarafından teşkil ettirilen Umur-i Şer’iye ve Evkaf Vekâleti tarafından 14 Şubat 1923
tarihinde, dinî hizmetlerde istihdam edilen vaiz, imam, vb. görevlilerin yetiştirilmesi maksadıyla teşek-
kül ettirilen Medresetü’l-İrşad müdürlüğüne tayin edildi. Ancak 3 Mart 1924 tarihinde medreselerin or-
tadan kaldırılması üzerine ikinci kez açıkta kaldı.
Ahmed Şiranlı, 1 Ekim 1925’te Konya’da bulunan imam hatip okuluna müdür ve aynı zamanda öğ-
retmen olarak tayin edildi. Bu okul da 1 Eylül 1926 yılında kapatıldı. Bu tarihten sonra eğitim ve öğre-
tim ile alâkası kesildi.
Bir süre yayıncılık faaliyetinde de bulunan Ahmed Şiranlı, Medrese İtikatları, Hayrü’l-Kelâm ve İ’ti-
sam adlarını taşıyan üç ayrı dergi neşretti. İstiklâl Mahkemelerinde de yargılanıp aklanan âlim, 1942
yılında vefat etti.
Ömrünün büyük bir kısmını eğitim ve öğretimle geçiren Ahmed Şiranlı ile Bediüzzaman arasındaki
yakın ilgi, özellikle Darü’l-Hikmet-i İslâmiye’de bulunmalarıyla pekişmiş ve bu yakınlık daha sonra da
devam etmiştir.
Bediüzzaman’ın İstanbul âlimlerini övmesi, Ahmed Şiranlı gibi âlimler dolayısıyla olsa gerektir.
aLi (R.a.):
Hz. Ali (r.a.). Hz. Peygamberin damadı, Hulefa-i Raşidîn’in dördüncüsüdür. Hicretten yak-
laşık yirmi iki yıl önce (m. 600) doğduğu rivayet edilen Hz. Ali’nin babası Hz. Peygamberin amcası Ebu
Talib, annesi de Fatıma bint Esed b. Haşim’dir. Hz. Muhammed’in peygamberliğine ilk iman eden ço-
cuk olan Hz. Ali, Hicret sırasında Mekke’de kalmış, geceyi Hz. Peygamberin yatağında geçirerek onun
evde olduğu kanaatini uyandırmıştır. Hicretin ikinci yılında Hz. Peygamberin (a.s.m.) kızı Fatıma ile ev-
lenen Hz. Ali’nin bu evlilikten Hasan, Hüseyin ile Zeynep ve Ümmü Gülsüm adlı çocukları olmuştur.
(Muhsin adlı çocukları ise henüz bebekken ölmüştür.) Esedullah (Allah’ın aslanı) ünvanıyla anılmıştır.
Hz. Peygambere kâtiplik de yapan Hz. Ali, Hudeybiye Anlaşmasını yazmıştır. Mekke’nin fethinden son-
ra Kâbe’deki putları imha etme görevi ona verilmiştir. İlk üç halife döneminde de idarî görevlerde bu-
lunan Hz. Ali, Hz. Osman’ın şehit edilmesiyle birlikte seçimle halife olmuştur. Hz. Ali’nin hilâfeti döne-
minde İslâm tarihinin en üzücü olaylarından Cemel Vakası (Hz. Aişe önderliğindeki ordu ile yapılan sa-
vaş) ile Hz. Muaviye ile yapılan Sıffin savaşları meydana geldi. Hicrî 19 veya 21 Ramazan’da (26 veya 28
Ocak 661’de) Kûfe’de, Haricî Abdurrahman b. Mülcem tarafından zehirli bir hançerle şehit edildi. Hz. Ali
Kufe’ye (Necef) defnedilmiştir. Hz. Ali’nin, kendisine Hz. Peygamber (a.s.m.) tarafından verilen “Ebu Tu-
rab” lakabından başka “el-Murtaza” ve “Esedullâhi’l-Gâlib” gibi lakapları da vardır. Çocukluğunda puta
tapmadığı için daha sonraları “Kerremallahu Vecheh” dua cümlesiyle de anılmıştır.
aLi RıZa EFEndi
(Fetva Emini): İstanbul’un eski fetva eminlerinden olan Ali Rıza Efendi, İstanbul
ulemasının önde gelen isimlerinden biridir. Risalelerde kendisinden “İstanbul ulemasının en büyüğü
ve en müdakkiki ve çok zaman müftiü’l-enam olan eski fetva emini meşhur Ali Rıza Efendi” şeklinde
bahsedilmektedir.
Ali Rıza Efendi, medrese mensuplarının ve resmî vazifede bulunan hocaların Risale-i Nur aleyhinde
bulunduğu zamanlarda onların aksine Risale-i Nur’a taraftar olmuştur. Risale-i Nur ve Bediüzzaman
Hazretleri hakkında takdirkâr ifadeler içeren mektupları bulunmaktadır. Mektuplarında risalelerin ifa-
de tarzının hiçbir eserde bulunmadığını, eserlerin müceddid-i din olup tam doğru olduğunu, zor şart-
lar altında bu eserleri meydana getiren Bediüzzaman Hazretlerinin İslâm dinine büyük hizmet ettiğini
beyan etmiştir.
asım BEY (BinBaŞı):
Risalelerde adı Asım Bey ya da Binbaşı Asım Bey olarak geçen Ahmet Asım
Önerdem, 1877 senesinde İzmit’te dünyaya geldi. Trablusgarp, Şam, Muğla ve Manisa gibi çeşitli yer-
lerde subay olarak görev yaptı. El yazısı güzel olan Asım Bey Burdur’a geldiğinde Bediüzzaman Hazret-
leriyle tanıştı ve risaleleri yazmaya başladı. Bediüzzaman Hazretleri Burdur’dan ayrıldıktan sonra da
mektuplaşmaları devam etti. Bu mektupların çoğu Barla Lâhikasında yer almaktadır.
Bediüzzaman Hazretlerinin istikamet şehidi olarak adlandırdığı Asım Beyin vefatı ise şu şekildedir:
Ş
ahıs
B
ilgileri
| 398 | Kastamonu LâhiKası