Kastamonu Lahikası - page 373

darbımeselde meşhurdur ki: “
Bir şeyde zahmet, meşak-
kat, alâmet-i makbuliyettir.
Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua; ve
dualarını istiyoruz.
ì@í
159
·
Aziz, Sıddık,MübarekKardeşlerim!
Bu mübarek eyyam ve leyali-i şerifede mübarek dua-
larınıza daha ziyade ihtiyacımı göstermek için, bundan
evvelki mektupta, titiz atın yüzünden gelen musibet ger-
çi ondan dokuzu nimete inkılâp etti; ondan birisi,eskiden
beri bende bulunan kulunç illetine ve romatizma hastalı-
ğına iltihak edip, beni yatağa düşürdü. Fakat, merak et-
meyiniz, ben kalkıyorum, geziyorum. kat’iyen, bugün
gönderdiğiniz risaleleri tashih ederken, kanaatim geldi
ki, o musibetin bakî kalan ondan birisi, on derece bir ni-
met hükmünde oldu. Ve on adetten ziyade fa-
ydalarından bir faydası şudur ki:
Ben tashihatta gerçi usanmıyordum. Fakat, her tas-
hihte yine ders alıp istifade etmek, bir âdetimdi. Bazı çok
zevk alıyordum. Bu mevsimde dağlarda, bağlardaki güzel
sanat-ı İlâhiyeyi temaşa zevki, o tashihteki zevkime gale-
be ediyordu. Bu yeni musibetteki mütemadiyen kendini
ihsas eden hastalık, kemal-i zevk ve şevkle, Hazret-i
eyyûb Aleyhisselâmın lem’asıyla Hastalık lem’asını,
K
astamonu
L
âhiKası
| 373 |
nimet:
lütuf, ihsan, bağış.
sanat-ı ilâhiye:
İlâhî sanat, Al-
lah’ın sanatı; Cenab-ı Hakkın sa-
nat ile yaratması.
selâm:
barış, rahatlık, selamet ve
esenlik dileme.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
tashih:
basılacak bir eserin dizgi-
lerini kontrol ederek yanlışları
düzeltme.
tashihat:
düzeltmeler, tashihler.
temaşa:
hayretle ve dikkatle ba-
kıp seyretme.
umum:
bütün.
zahmet:
sıkıntı, eziyet, meşak-
kat.
ziyade:
çok, fazla.
alâmet-i makbuliyet:
kabul
olunduğunu belirtilen işaret,
nişan v.b.
aleyhisselam:
Allah’ın selamı
onun üzerine olsun.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
bâkî:
geri kalan.
darbımesel:
atasözü, vecize.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
evvel:
önce.
eyyam:
günler, gündüzler.
faide:
fayda.
galebe:
galip gelme, üstün-
lük.
gerçi:
her ne kadar...
hükmünde:
değerinde, yerin-
de.
ihsas:
hissetirme, sezdirme.
illet:
hastalık.
iltihak:
karışma, katılma.
inkılâp:
değişme, dönüşme.
istifade:
faydalanma, yarar-
lanma.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kat’iyen:
katî olarak, kesin
olarak, kesinlikle.
kemal-i şevk:
tam ve kusur-
suz bir istek.
kemal-i zevk:
tam bir zevk.
kulunç:
şiddetli ağrı veren bir
hastalık (özellikle omuz ağrı-
sı).
leyali-i şerife:
şerefli, müba-
rek geceler.
meşakkat:
zahmet, sıkıntı,
güçlük, zorluk.
musibet:
felaket, belâ.
mübarek:
feyizli, bereketli,
kutlu.
mütemadiyen:
sürekli ola-
rak, devamlı.
1...,363,364,365,366,367,368,369,370,371,372 374,375,376,377,378,379,380,381,382,383,...478
Powered by FlippingBook