Yirmi Dokuzuncu Mektuptan
Beşinci Risale olan Beşinci Kısım
(1)
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG o
Qƒo
f *n
G @
W
ayet-i pürenvarının çok envar-ı esrarından bir nurunu,
ramazan-ı Şerifte bir hâlet-i ruhaniyede hissettim, hayal
meyal gördüm. Şöyle ki:
üveys-i karanî’nin,
o
¥ƒo
?r
în
Ÿr
G Én
fn
Gn
h o
?p
dÉn
ÿr
G n
âr
fn
Gn
h o
ór
Ñn
©r
dG Én
fn
Gn
h »pq
Hn
Q n
âr
fn
G »/
¡'
dp
G
(2)
ïdG ...o
¥ho
Rr
ôn
Ÿr
G Én
fn
Gn
h o
¥Gs
Rs
ôdG n
âr
fn
Gn
h
münacat-ı meşhuresi nev’inden, bütün mevcudat-ı zevil-
hayat, Cenab-ı Hakka karşı aynı münacatı ettiklerini; ve
on sekiz bin âlemin her birinin ışığı birer ism-i İlâhî oldu-
ğunu bana kanaat verecek bir vakıa-i kalbiye-i hayaliye-
yi gördüm. Şöyle ki:
Birbirine sarılı çok yapraklı bir gül goncası gibi, şu
âlem binler perde perde içinde sarılı, birbiri altında saklı
âlemleri bu âlem içinde gördüm. Her bir perde açıldıkça
diğer bir âlemi görüyordum. o âlem ise, ayet-i nur’un
arkasındaki,
/
¬p
br
ƒn
a r
øp
e l
êr
ƒn
e /
¬p
br
ƒn
a r
øp
e l
êr
ƒn
e o
¬«'
°ûr
¨n
j mq
»pq
éo
d m
ôr
ën
H ?/
a m
äÉn
ªo
?o
¶`n
c
r
hn
G
Én
¡j'
ôn
j r
ón
µn
j r
ºn
d o
?n
ón
j n
ên
ôr
Nn
G B Gn
Pp
G ¢ m
†r
©n
H n
¥r
ƒn
a Én
¡o
°†r
©n
H l
äÉn
ªo
?o
X l
ÜÉn
ën
°S
(3)
@ m
Qƒo
f r
øp
e o
¬n
d Én
ªn
a Gk
Qƒo
f o
¬n
d *G p
?n
©r
én
j r
ºn
d r
øn
en
h
âlem:
dünya, varlık sınıflarından
her biri, bütün yaratılmışlar, evren.
ayet-i nur:
Nur ayeti.
ayet-i pürenvar:
nurla dolu, nurlu
ayet.
Cenab-ı Hak:
hakkın ta kendisi
pek yüce, saygın, şeref ve azamet
sahibi hazret–i Allah.
envar-ı esrar:
sırların nurları, ışık-
ları.
hâlet-i ruhaniye:
ruhen girilen
hâller.
Hâlık:
yoktan yaratan, Allah.
hayal:
hülya.
ilâahir:
sonuna kadar.
ism-i ilâhî:
Cenab-ı Hakka ait isim.
kanaat:
inanç, düşünce.
kısım:
bölüm.
kul:
Allah’ın yarattığı mahlûk.
mahlûk:
Allah tarafından yaratıl-
mış.
mevcudat-ı zevilhayat:
hayat sa-
hibi, canlı olan varlıklar.
münacat:
Allah’a dua etme.
münacat-ı meşhure:
meşhur
dua.
nev:
tür.
nur:
parıltı, ışık.
perde:
örtü.
rab:
yaratan, büyüten, terbi-
ye eden Allah.
ramazan-ı Şerif:
mübarek,
şerefli Ramazan ayı.
rezzak:
rızkı veren Allah.
rızık:
yiyecek, içecek şey.
risale:
belli bir konuda yazıl-
mış küçük kitap.
vakıa-i kalbiye-i hayaliye:
kalp ile bağlantılı hayali vak’a,
olay.
1.
Allah göklerin ve yerin nurudur. (Nur Suresi: 35.)
2.
Allah’ım! Sen benim Rabbimsin; ben ise Senin kulun. Sen her şeyi yaratan Hâlık’sın; ben ise
Senin mahlûkun. Sen rızık veren Rezzak’sın; ben ise senin rızkınla beslenen... İlâahir.
3.
Yahut onların amelleri, derin bir denizin karanlıklarına benzer ki, o denizi üst üste dalgalar
kaplamış, dalgaları da bulutlar örtmüştür. Karanlıklar birbiri üstüne öylesine bastırmıştır ki,
elini uzatsa onu dahi göremez olur. İşte, Allah’ın nur vermediği kimsenin nurdan hiçbir na-
sibi yoktur. (Nur Suresi: 40.)
Y
irmi
d
okuzunCu
m
ekTup
| 240 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
]
YirmiDokuzuncuMektup,
Barla’da 1930’da Türkçe
olarak telif edilmiştir.