İman ve Küfür Muvazeneleri - page 250

edecek derecede ehemmiyetsiz, sahipsiz, kıymetsiz bir
surete gireceği, hadisin rivayetinden anlaşılıyor.
Madem hakikat budur. Ve madem her güzel güzelliği-
ni sever ve elinden geldiği kadar muhafaza etmek ister
ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nimettir,
nimete şükredilse manen ziyadeleşir, şükredilmezse de-
ğişir, çirkinleşir. elbette aklı varsa, hüsün ve cemalini,
günahları kazanmak ve kazandırmak ve çirkin ve zehirli
yapmak; ve o nimeti küfran ile medar-ı azap bir surete
çevirmekten bütün kuvvetiyle kaçacak. Ve o fânî beş on
senelik cemali, bâkîleştirmek için meşru bir tarzda istimal
ile, o nimete şükredecek. Yoksa ihtiyarlıkta uzun zaman
istiskale maruz kalıp, me’yusâne ağlayacak.
eğer terbiye-i İslâmiye dairesinde, âdâb-ı kur’âniye
ziynetiyle o cemal güzelleştirilse, o fânî hüsün, manen
bâkî kalacağı ve cennette hûrilerin cemalinden daha şi-
rin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadiste
kat’iyetle sabittir.
eğer o güzelin zerre miktar aklı varsa, bu güzel ve par-
lak ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak.
®
âdâb-ı kur’âniye:
Kur’ân’ın verdiği
terbiye, güzel ahlâk.
bâkî:
yok olmayan, sürekli ve kalı-
cı olan, bütün varlıklar yok olur-
ken yok olmayan ve bütün varlık-
lar yok olduktan sonra da zatıyla
var olacak tek varlık; Allah.
cemal:
güzellik.
ebedî:
ebede mensup, zevalsiz,
sonu olmayan, sürekli, hiç son bul-
mayacak şekilde süren.
ehemmiyet:
önem.
fânî:
geçiçi, ölümlü.
hadis:
Hz. Muhammed’e
(a.s.m.) ait söz, emir, fiil veya
Hz. Peygamberin onayladığı
başkasına ait söz, iş veya dav-
ranış.
hakikat:
gerçek.
hûrî:
cennet kızı, cennet güze-
li.
hüsün:
güzellik.
istimâl:
kullanma.
istiskal:
yüz vermeme, kovar-
casına muamele etme, dolayı-
sıyla kovma.
kat’iyet:
kat’îlik, kesinlik.
kıymet:
değer.
küfran:
iyilik bilmeme, görü-
len iyiliği unutma, nankörlük.
manen:
iç varlık bakımından,
duyguca, gönülce, yürekçe,
ruhça, mana itibariyle, mana-
ca.
maruz:
bir şeyin karşısında,
tesiri altında bulunan ve
önünde engel ve siper bulun-
mayan.
medar-ı azap:
azap sebebi.
meşru:
şeriata uygun, şer’an
caiz, şeriatın müsaade ettiği
şey.
me’yusâne:
ümitsizce, ümit-
sizlikle, ümitsiz bir şekilde.
muhafaza:
koruma, saklama.
rivayet:
bir haber, söz veya
olayı nakletme.
suret:
şekil.
şükür:
görülen bir iyiliğe karşı-
lık hoşnutluk, memnunluk ve
minnettarlık ifade etme, te-
şekkür.
terbiye-i islâmiye:
İslâmî ter-
biye.
zerre:
pek ufak parça, en kü-
çük parça, çok küçük parça.
ziyade:
Artma, çoğalma.
ziynet:
süs, bezek.
g
ençlik
r
ehBeri
| 250 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,240,241,242,243,244,245,246,247,248,249 251,252,253,254,255,256,257,258,259,260,...412
Powered by FlippingBook