İman ve Küfür Muvazeneleri - page 242

istidatları ve hadsiz makasıda ve metalibe müteveccih
fakr ve ihtiyacatları ve zaaf ve acziyle beraber, hücuma
maruz kaldıkları hadsiz musibet ve a’dâlarıyla beraber,
gayet kısa bir ömür, gayet dağdağalı bir hayat, gayet pe-
rişan bir maişet içinde, kalbe en elîm ve en müthiş hâlet
olan mütemadî zeval ve firak belâsı içinde, ehl-i gaflet
için zulümat-ı ebedî kapısı suretinde görülen kabre ve
mezaristana bakıyorlar, birer birer ve taife taife o zulü-
mat kuyusuna atılıyorlar.
İşte bu âlemi bu zulümat içinde gördüğüm anda, kalp
ve ruh ve aklımla beraber bütün letaif-i insaniyem, belki
bütün zerrat-ı vücudum feryat ile ağlamaya hazır iken,
birden Cenab-ı Hakkın
Adil
ismi
Hakîm
burcunda,
Rah-
man
ismi
Kerîm
burcunda,
Rahîm
ismi
Gafur
burcunda
(yani manasında),
Bâis
ismi
Vâris
burcunda,
Muhyî
ismi
Muhsin
burcunda,
Rab
ismi
Malik
burcunda tulû ettiler;
o âlem-i insanî içindeki çok âlemleri tenvir ettiler, ışıklan-
dırdılar ve nuranî ahiret âleminden pencereler açıp o ka-
ranlıklı insan dünyasına nurlar serptiler.
sonra muazzam bir perde daha açıldı, âlem-i arz gö-
ründü. Felsefenin karanlıklı kavanin-i ilmiyeleri, hayale
dehşetli bir âlem gösterdi. Yetmiş defa top güllesinden
daha sür’atli bir hareketle, yirmi beş bin sene mesafeyi
bir senede devreden ve her vakit dağılmaya ve parça-
lanmaya müstait ve içi zelzeleli, ihtiyar ve çok yaşlı küre-i
arz içinde, âlemin hadsiz fezasında seyahat eden bîçare
nev-i insan vaziyeti, bana vahşetli bir karanlık içinde gö-
ründü; başım döndü, gözüm karardı.
a’dâ:
düşmanlık eden, düşman.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
adil:
adaletle iş gören, sonsuz
adalet sahibi Allah.
ahiret:
dünya hayatından sonra
başlayıp ebediyen devam edecek
olan ikinci hayat.
âlem:
dünya, bütün yaratılmışlar,
evren; varlık sınıflarından her biri.
âlem-i arz:
dünya âlemi, yeryüzü.
âlem-i insanî:
insana ait âlem.
Bais:
yeniden yaratan, tekrar diril-
ten Allah.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
burç:
yörünge, kuşak, yıldız ve ge-
zegenlerin durakları.
Cenab-ı Hak:
hakkın ta kendisi
pek yüce, saygın, şeref ve azamet
sahibi hazret–i Allah.
dağdağa:
gürültü, patırtı.
dehşet:
büyük korku hâli.
ehl-i gaflet:
dünyaya daldığından
dolayı ahiretin farkında olmayan,
dalgın, dikkatsiz davranan.
elîm:
çok acı verici, hüzünlü.
fakr:
fakirlik.
felsefe:
madde ve hayatı başlan-
gıç ve gaye bakımında inceleyen
ilim.
feryat:
yardım istemek için yük-
sek sesle bağırma.
feza:
uzay.
firak:
ayrılık.
Gafur:
merhamet eden, günahları
bağışlayan Allah.
gayet:
son derece, çok.
gülle:
top mermisi.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
Hakîm:
her şeyi bir maksat ve ga-
yeye uygun yaratan, hikmet sahi-
bi Allah.
hâlet:
hâl.
hücum:
saldırma.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kavanin-i ilmiye:
ilmi kanunlar,
prensipler.
kerîm:
ikram ve ihsanı bol olan Al-
lah.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
letaif-i insaniye:
insanın manevî
duyguları.
maişet:
yaşayış, geçinme.
makasıd:
maksatlar, gayeler.
Malik:
her şeyin hakikî sahibi olan
Allah.
maruz kalmak:
uğramak, bir şe-
yin tesiri altında kalmak.
metalip:
istekler, arzular.
mezaristan:
mezarlık.
muazzam:
çok büyük.
Muhsin:
sonsuz iyilik ve ihsanda
bulunan Allah.
Muhyî:
ölüleri dirilten, hayat ve-
ren Allah.
musibet:
felâket, belâ, sıkıntı.
müstait:
kabil, mümkün, ola-
bilirlik.
mütemadî:
sürekli, devamlı.
müteveccih:
yönelen.
müthiş:
dehşetli, korkunç.
nev-i insan:
insan cinsi, türü.
nur:
parıltı, ışık.
nuranî:
nurlu, ışık saçan.
perde:
örtü.
perişan:
dağınık, acınacak hâl-
de bulunan.
rab:
yaratan, büyüten, terbi-
ye eden Allah.
rahîm:
sonsuz merhamet sa-
hibi olan Allah.
rahman:
rahmeti bütün her-
kese yayılan ve bütün yaratıl-
mışların rızıklarını ve geçim şe-
killerini içine alan rahmetin sa-
hibi Allah.
ruh:
hayatın temeli ve sebebi
olan manevî varlık.
seyahat:
yolculuk.
suret:
biçim, görünüş.
sür’at:
çabukluk, hız.
taife:
takım, grup.
tenvir:
nurlandırma, aydınlat-
ma.
tulû etmek:
doğmak.
vahşet:
vahşîlik, korku veren.
vâris:
her şeyin kendisine dö-
neceği, her şeyin gerçek sahibi
ve mülkü kudret elinde tutan,
vârislerin en hayırlısı Allah.
vaziyet:
durum.
zaaf:
zayıflık.
zelzele:
sarsıntı.
zerrat-ı vücut:
vücudun zer-
releri.
zeval:
sona erme, yok olma.
zulümat:
karanlıklar.
zulümat-ı ebedî:
sonsuz ka-
ranlık. cehennem.
Y
irmi
d
okuzunCu
m
ekTup
| 242 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,232,233,234,235,236,237,238,239,240,241 243,244,245,246,247,248,249,250,251,252,...412
Powered by FlippingBook