İman ve Küfür Muvazeneleri - page 158

nasıl ki tohum olacak kıymettar bir meyve-i zîşuur,
ağacın altındaki zîruhlara baksa, güzelliğine güvense,
kendini onların ellerine atsa veya gaflet edip düşse, onla-
rın ellerine düşecek, parçalanacak, adî bir tek meyve gi-
bi zayi olacak. eğer o meyve, nokta-i istinadını bulsa,
içindeki çekirdek, bütün ağacın cihetü’l-vahdetini
tutmakla beraber ağacın bekasına ve hakikatinin deva-
mına vasıta olacağını düşünebilse, o vakit o tek meyve
içinde bir tek çekirdek, bir hakikat-i külliye-i daimeye, bir
ömr-i bâkî içinde mazhar oluyor.
öyle de, insan, eğer kesrete dalıp kâinat içinde boğu-
lup dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fânîlerin
tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbet-
te nihayetsiz bir hasarete düşer. Hem fena, hem fânî,
hem ademe düşer; hem manen kendini idam eder. eğer
lisan-ı kur’ân’dan kalp kulağıyla iman derslerini işitip ba-
şını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubudiyetin
miracıyla arş-ı kemalâta çıkabilir, bâkî bir insan olur.
ey nefsim! Madem hakikat böyledir ve madem millet-i
İbrahimiyedensin (
As
), İbrahimvari,
(1)
n
Ú/
? p
a '
’r
G t
Öp
Mo
G ' n
B’
de.
Ve Mahbub-i Bâkî’ye yüzünü çevir ve benim gibi şöyle
ağla:
[
Buradaki Farisî beyitler, On yedinci Sözün ikinci
Makamında yazılmakla burada yazılmamıştır
.]
®
adem:
yokluk.
adî:
bayağı.
arş-ı kemalât:
olgunlukların zirve-
si.
bâkî:
ebedî, daimî.
beka:
bâkîlik, sonsuzluk, ebedîlik.
beyit:
iki mısradan oluşan şiir.
cihetü’l-vahdet:
birlik ciheti, yö-
nü.
fânî:
geçici, sonlu.
farisî:
İran dili, Farsça.
fenâ:
yok olma, bitme.
gaflet:
gafillik, Allah’tan uzaklaşıp
nefsinin arzularına dalma.
hakikat:
gerçek.
hakikat-i külliye-i daime:
de-
vamlılığı olup, bütün her şeyle ilgili
olan gerçek.
hasaret:
zarar.
ibrahimvari:
Hz. İbrahim gibi.
idam:
öldürme.
iman:
inanma.
kâinat:
bütün âlemler, dünya.
kesret:
çokluk, vahdetin zıddı.
kıymettar:
değerli, kıymetli.
lisan-ı kur’ân:
Kur’ân’ın dili.
Mahbub-i Bâkî:
ölümsüz ve
sonsuz sevgili olan, Allah.
manen:
iç varlık bakımından,
mana itibarıyla.
mazhar:
zuhur yeri, görünme
yeri, nail olma.
meyve-i zîşuur:
şuur, akıl sa-
hibi meyve.
millet-i ibrahimîye:
Hz. İbra-
him’in dinine mensup olanlar,
İslâmmilleti.
miraç:
merdiven, yükseliş.
muhabbet:
sevgi.
müteveccih:
yönelmiş.
nefis:
kötü vasıfları, nitelikleri
kendisinde toplayan, kötülüğe
sevk eden, şehevî istekleri
kamçılayıp hayırlı işlerden alı-
koyan güç.
nihayetsiz:
sonsuz.
nokta-i istinat:
dayanak nok-
tası.
ömr-i bâkî:
daimî, kalıcı hayat.
sersem:
aklı ve zihni dağılmış.
tebessüm:
gülümseyiş.
ubudiyet:
kulluk.
vahdet:
birlik.
vasıta:
aracı, vesile.
zayi:
elden çıkmış.
zîruh:
ruh sahibi.
1.
Ben batıp gidenleri sevmem. (En’am Suresi: 76.)
Y
irmi
d
ördünCü
S
öz
| 158 |
iMan ve küfür Muvazeneleri
1...,148,149,150,151,152,153,154,155,156,157 159,160,161,162,163,164,165,166,167,168,...412
Powered by FlippingBook