muvazeneler kıyas edilse ve dikkat edilse, anlaşılır ki, bu
zamanda küfr-i mutlakı ve mütemerrit dalâletin inadını
kıracak, parçalayacak, risale-i nur’da tecelli eden haki-
kat-i kur’âniyedir.
İnşaallah, nasıl
tılsımlar
mecmuasında, dinin mühim
tılsımlarını ve hilkat-i âlemin muammalarını keşfeden
parçalar, o mecmuada toplanmış; aynen öyle de, ehl-i
dalâletin dünyada dahi Cehennemlerini ve ehl-i hidaye-
tin dünyada dahi lezaiz-i cennetlerini gösteren ve iman
cennetin bir manevî çekirdeği ve küfür ise Cehennem
zakkumunun bir tohumu olduğunu gösteren nurun o gi-
bi parçaları, kısacık bir tarzda, bir mecmuacık olarak ya-
zılacak ve inşaallah neşredilecek.
Şimdi
Hutbe-i Şamiye
’nin tercümesine başlıyoruz.
(1)
Said Nursî
R5R
mecmua:
dergi.
mecmuacık:
küçük kitap, dergi.
muamma:
karışık, manası zor an-
laşılır şey.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
mütemerrit:
temerrüt eden, dik
başlılık eden, dik başlı, inatçı; kötü
fiilinde direnen, inatlaşan.
muvazene:
ölçü, kıyas, mukaye-
se.
neşredilmek:
yayınlanmak, basıl-
mak.
nur:
Risale-i Nur.
tarz:
biçim, şekil, suret.
tecelli etmek:
ortaya çıkmak, gö-
rünmek.
tılsım:
herkesin bilip çözemedi€i
gizli sır, esrar.
zakkum:
Cehennemde yetişen ve
acı meyvesi Cehennemliklere ye-
dirilecek olan bir a€aç.
aynen:
tıpkı tıpkısına.
dalâlet:
iman ve ‹slâmiyetten
ayrılmak.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; yol-
dan çıkanlar, azgın ve sapkın
kimseler.
ehl-i hidayet:
hidayette ve
do€ru yolda olanlar, hidayete
erişmiş kimseler.
hakikat-i kur’âniye:
Kur’ân’ ın
gerçekleri.
hilkat-i âlem:
kâinatın yaratı-
lışı.
inşaallah:
Allah isterse, Allah
dilerse, Allah’ın emri olursa, Al-
lah izin verirse manalarında
kullanılan bir dua.
keşfetmek:
bulmak, ortaya çı-
karmak.
kıyas etmek:
bir şeyi başka
bir şeye benzeterek hüküm
vermek.
küfr-i mutlak:
mutlak küfür,
hiç bir imanî hükmü, delili, ha-
kikati kabul etmeme, kesin ve
tam bir inkâr.
küfür:
Allah’ın varlı€ına, birli€i-
ne inanmama, müşriklik;
imansızlık, dinsizlik; nimeti in-
kâr etme.
lezaiz-i Cennet:
Cennetin lez-
zetleri, Cennet zevkleri.
manevî:
maddî olmayan.
Eski said dönEmi EsErlEri
| 323 |
H
uTBe
-
i
Ş
amiYe
1.
Bu ifade 1951 tarihli teksir nüshada bizzat Üstad Bediüzzaman Said Nursî tarafından kendi
el yazılarıyla kaydedilmiştir.