bu mealdeki adaletperver demokratlara istidâ yazılması,
vatan ve millet menfaatine lüzumu var.
lâfza-i Celâl üzerinde i’cazı gözle görülen kur’ân’ımı-
zı almak için istidâ ile diyanet riyasetine müracaat edil-
mesi gibi sırf garazla ve ecnebi parmağıyla aleyhimize dö-
nen işlerden ve işkencelerden bizi ve âlem-i İslâm’ı pek-
çok sevindiren demokratların dikkat edip nurcuları kur-
tarmalarını, hürriyetperver hükûmetten rica ederiz.
ì®í
Œ
2 6 9
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Ev ve l â :
Bütün ruhucanımla geçmiş Mevlid-i nebevi-
yenizi tebrik ediyoruz.
San i yen :
sizin nurun neşrindeki muvaffakıyetinizi
âlem-i İslâm tebrik edip alkışlayacak. Şimdi de emareleri
görünüyor ki: ezcümle bir nümûnesi, pakistan Maarif Ve-
kili nurlar için benim yanıma geldi, risale-i nur’un bir
kısmını aldı. “doksan milyon Müslümanlar içinde neşri-
ne çalışacağım” dedi. Aldı, gitti.
Hem bu kadar aleyhimizde münafıklar çalıştıkları hâl-
de, hem Avrupa’da, hem Asya’da uzak yerlere risale-i
nur’u götürmüşler.
Hem Berlin’de Almanlar
Zülfikar
’ı aldıkları vakit, bir
gazetelerinde alkışlayarak ilân etmişler.
adaletperver:
adalet sever.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İslâm
dünyası.
aleyh:
karşı, karşıt.
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
diyanet:
Din işleri ile ilgilenen ku-
| 574 | Emirdağ Lâhikası – ıı
ruluş, teşkilat.
ecnebi:
yabancı, başka millet-
ten olan.
emare:
alâmet, belirti, nişan.
evvelâ:
öncelikle.
ezcümle:
bu cümleden olarak.
garaz:
kötü kasıt, düşmanca
niyet, kin.
hürriyetperver:
hürriyet se-
ver.
i’caz:
mucizelik, insanların
benzerini yapmaktan âciz kal-
dıkları şeyi yapmak.
ilân:
yayma, duyurma, bil-
dirme.
istida:
resmî makamlara bir
işin yapılmasını istemek mak-
sadıyla yazılan yazı, dilekçe.
işkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî sıkıntı, eziyet.
Lâfza-i Celâl:
Allah lâfzı, keli-
mesi.
maarif vekili:
eğitim bakanı.
meal:
mana, anlam, mefhum.
menfaat:
fayda.
mevlid-i Nebevî:
Peygambe-
rimizin doğumu.
muvaffakıyet:
başarı.
münafık:
nifak sokan, iki yüz-
lülük eden, ara bozucu.
müracaat:
başvurma, da-
nışma.
neşir:
yayım, yayın.
Nur:
Risale-i Nur.
numune:
örnek.
risale-i Nur:
Nur Risalesi, Be-
diüzzaman Said Nursî’nin eser-
lerinin adı.
riyaset:
reislik, başkanlık.
ruhucan:
ruh ve can; ruh ve
canla.
saniyen:
ikinci olarak.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.