Emirdağ Lâhikası - page 569

ondan sekizi o hâleti göstermediğinden, bu fıtrî meyil ve
nefsânî şevkle o bîçare zaifeler böyle ağır bir hayata kat’î
mecbur olmadan girmemek gerektir. İşte bu işaret ettiği-
miz hakikate binaen, bekâr kalmak isteyen nur Şâkirdle-
rinden olan kızlara derim ki:
tam muvâfık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan,
kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. eğer bulunmadı;
nurun bir kısım fedakâr şakirtleri gibi mücerret kalıp tâ
ona lâyık ve ebedî bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslâmi-
yeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebe-
diyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasın. Ve
medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın.
(HaşİYe)
SaidNursî
ì®í
Œ
2 6 6
œ
haPsiN LaTiF Bir haTırası
Hapislerde, hususan Afyon hapsinde eski, zalim müs-
tebitlerin aldatmak suretinde ara sıra af bahsini etmesin-
den, bîçare mahpuslar benden soruyordular: “Acaba af
olacak mı?”
Ben de derdim:
Bu zalimler aldatıyorlar. Fakat nur Şakirtleri madem
mahpuslara teselli vermek ve yüzde doksanını namaz
Emirdağ Lâhikası – ıı | 569 |
teselli:
avutma, acısını dindirme.
vicdan:
din, inanç.
zaife:
zayıf, güçsüz (kadın).
zalim:
zulmeden, acımasız ve hak-
sız davranan.
zevç:
koca, eş.
HaşİYe:
Hemşîreler ve genç kızlar
TesettürRisalesi’
ni okumalıdırlar.
bahis:
konu.
bekâr:
hiç evlenmemiş.
bîçare:
çaresiz, zavallı.
binaen:
-den dolayı, bu se-
bepten.
dindar:
dinin emirlerini yerine
getiren.
ebedî:
sonu olmayan, daimî,
sürekli.
fedakâr:
kendini veya şahsî
menfaatlerini hiçe sayan, feda
eden.
fıtrî:
tabiî, yaratılıştaki, doğuş-
tan olan.
hakikat:
gerçek.
hâlet:
hal, durum.
haşiye:
dipnot.
hususan:
bilhassa, özellikle.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
lâtif:
hoş.
lâyık:
yakışan, yaraşır, yakışır.
madem:
değil mi ki.
mahpus:
hapsedilmiş olan, tu-
tuklu.
meyil:
bir tarafa doğru eğilme,
yönelme.
muvafık:
uygun, münasip.
muvakkat:
geçici.
mücerret:
evlenmemiş, bekâr.
müstebit:
zulüm ve baskıda
bulunan, zorba.
müşteri:
istekli.
nefsanî:
nefisle ilgili, nefsin ar-
zularına ait.
Nur:
Risale-i Nur.
saadet-i ebediye:
sonu olma-
yan, sonsuz mutluluk.
seyyiat:
seyyieler, fenalıklar,
kötülükler.
şakirt:
talebe, öğrenci.
şevk:
şiddetli arzu, aşırı istek
ve heves.
terbiye-i islâmiye:
İslâmî ter-
biye.
1...,559,560,561,562,563,564,565,566,567,568 570,571,572,573,574,575,576,577,578,579,...1032
Powered by FlippingBook