Œ
2 5 8
œ
(2)
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñn
°ùo
j s
’p
G mr
Ån
°T r
øp
e r
¿p
Gn
h
(1)
@ o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
(3)
o
¬o
JÉn
cn
ôn
Hn
h $G o
án
ªr
Mn
Qn
h r
ºo
µr
«n
?n
Y o
?n
Ós
°ùdn
G
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Benim Abdurrahman’ım ve küçücük bir Hüsrev namı-
nı alan Ceylân, vazifesini iki üç yerde tam yaptı, geldi.
Şimdi daha büyük bir vazife için Ankara’ya sungur gibi
bir vekilim olarak gönderiyorum.
Sa n i yen:
Bazı zatların mektuplarını bera-i malûmat
size gönderdim.
Sal i sen:
Benim sözler mecmuasından ve İnebolu’dan
gelen yeni harf
Tarihçe-iHayat
ve eski harf
Cevşen
’den
bana gönderilecek nüshaların mukabili size ne kadar bor-
cum olabilir, bildiriniz.
(4)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Kardeşiniz
SaidNursî
ì®í
Œ
2 5 9
œ
Aziz,SıddıkKardeşimOsmanNuri!
Madem Cenab-ı Hak, senin kudsî niyet ve ihlâsınla
Ankara’da en mühim genç said’leri senin etrafına
aziz:
izzetli, muhterem, saygın.
bera-i malûmat:
bilgi ve malûmat
için, bilgi vermek için.
Cenab-ı hak:
Allah; doğru, gerçek,
Hakkın tâ kendisi olan, şeref ve
azamet sahibi yüce Allah.
Cevşen:
dua mecmuası.
ihlâs:
samimiyet, bir ameli başka
bir karşılık beklemeksizin, sırf Al-
lah rızası için yapma.
kudsî:
mukaddes, yüce.
madem:
çünkü, için, değil mi ki,
...den dolayı, böyle ise, hele.
mecmua:
yayın, dergi, kitap.
mukabil:
karşı, karşılık, muadil.
nam:
ad, isim, lakap.
niyet:
maksat, meram.
nüsha:
birbirinin aynı olan ya-
zılı metinlerden her biri.
salisen:
üçüncü olarak.
saniyen:
ikinci olarak.
sıddık:
çok doğru, dürüst,
hakkı ve hakikati tereddütsüz
kabullenen.
vazife:
görev.
vekil:
başkasının yerine ve
adına hareket eden, konuşan.
zat:
kişi, şahıs.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2.
Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp Onu tesbih etmesin. (İsra Suresi: 44.)
3.
Allah’ın selâmı, rahmeti ve berekâtı üzerinize olsun.
4.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
| 558 | Emirdağ Lâhikası – ıı