bir zarar gelmemesi için haysiyetini, şerefini, nefsini, ru-
hunu, rahatını dahi feda etmiştir.
KonyalıZübeyir
ì®í
Œ
2 3 5
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Ev vel â:
Hem sizin, hem bu memleketin, hem âlem-i
İslâm’ın mühim bayramlarının mukaddemesi olan, bu
memlekette şeair-i İslâmiyenin yeniden parlamasının bir
müjdecisi olan ezan-ı Muhammedînin (
AsM
) kemal-i ferah-
la on binler minarelerde okunmasını tebrik ediyoruz. Ve
seksen küsur sene bir ibâdet ömrünü kazandıran rama-
zan-ı flerifteki ibâdet ve dualarınızın makbuliyetine
“Âmin” diyerek rahmet-i İlâhiyeden herbir gece-i rama-
zan bir leyle-i kadir hükmünde sizlere sevap kazandır-
masını niyaz ediyoruz. Bu ramazanda şiddetli zaafiyet ve
hastalığımdan tam çalışamadığıma sizlerden manevî yar-
dım rica ederim.
Sani yen:
Benim son hayatımı Isparta havâlisinde ge-
çirmek büyük bir arzumdur. Ve nur efesinin dediği gibi
demiştim: “Isparta, taşıyla toprağıyla benim için müba-
rektir.” Hatta yirmi beş seneden beri beni işkence ile tâ-
zib eden eski hükûmete kalben ne vakit hiddet etmişsem,
hiçbir zaman Isparta hükûmetine hiddet etmeyip, o mü-
barek vatandaki hükûmetin hatırı için ötekileri de
Emirdağ Lâhikası – ıı | 519 |
suz rahmeti, İlâhî rahmet.
ramazan-ı Şerif:
mübarek, şerefli
Ramazan ayı.
saniyen:
ikinci olarak.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
şeair-i islâmiye:
İslâm’a ait işaret-
ler, İslâm’a sembol olmuş iş ve
ibadetler.
şeref:
onur, haysiyet.
tazip:
azap çektirme, eziyet etme,
sıkıntı verme.
zaafiyet:
zayıflık, güçsüzlük, der-
mansızlık.
âlem-i islâm:
İslâm âlemi, İs-
lâm dünyası.
âmin:
Yâ Rabbi! Öyle olsun,
kabul eyle!” anlamında dua-
nın sonunda söylenir.
arzu:
istek, heves, niyet.
aziz:
izzetli, muhterem, say-
gın.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
evvelâ:
öncelikle.
ezan-ı muhammedî:
Hz. Mu-
hammed’in tebliğ ettiği dinin
ezanı.
feda:
gözden çıkarma, uğruna
verme.
gece-i ramazan:
Ramazan
gecesi.
havali:
etraf, çevre, civar, yöre,
dolay.
haysiyet:
itibar.
hiddet:
öfke, kızgınlık.
hükmünde:
değerinde, ye-
rinde.
işkence:
bir kimseye verilen
maddî-manevî sıkıntı, eziyet.
kalben:
kalp ile, kalpten; içten
ve samimî olarak.
kemal-i ferah:
mükemmel bir
ferahlık.
Leyle-i kadir:
Kadir Gecesi,
Kur’ân-ı Kerîm’in dünya sema-
sına nazil olduğu gece, Rama-
zan’ın 27. gecesi.
makbuliyet:
makbullük, be-
ğenilmişlik, geçerlilik.
manevî:
manaya ait, maddî
olmayan.
mukaddeme:
başlangıç.
mübarek:
feyizli, bereketli.
mühim:
önemli, ehemmiyetli.
nefis:
kişinin kendisi, iyiliğe de
kötülüğe de meyli olan duygu.
niyaz:
Allah’a yalvarma ve ya-
karma.
rahmet-i ilâhîye:
Allah’ın son-