haslara bir milyon birden düşebilir. Bu sırrın bir sırrı var,
şimdi izah edemem.
Yine o şakirt dedi ki: “Her bir has şakirdin, senin gibi
hayatını ve bütün rahatını feda edebilir mi ki, o koca ma-
lı bütün birden alsın?”
Ben de dedim ki: İnşaallah, tesanüdün sırr-ı azîmi ile
–ki, üç elif tesanüdle yüz on bir kuvvetinde gösterdiği gi-
bi– has şakirtlerin mabeynindeki tesanüd-i hakikînin ver-
diği kuvvet, benim gibi bir bîçarenin sizce fevkalâde zan-
nedilen fedakârlığından geri kalmayacaktır inşaallah.
ì®í
Œ
161
œ
sava Medrese-i nuriye kahramanlarından Mehmed
Çavuş, benim için yazdığı
Zülfikar
’ı emniyet Müdürünün
elinde görmüş, demiş: “Benimdir, veriniz..”
o da demiş ki: “Hoşuma gitti, bir iki hafta okuyaca-
ğım.”
o da demiş: “kalsın.”
eğer münasip görseniz, benim tarafımdan o emniyet
Müdürüne ve alan komisere deyiniz ki: said size selâm
edip benim hattım güzel olmadığı için, o zat, benim için
yazmış.
Emirdağ Lâhikası – ı | 371 |
bîçare:
çaresiz, zavallı.
feda:
gözden çıkarma, uğruna
verme.
fedakâr:
kendini veya şahsî
menfaatlerini hiçe sayan, feda
eden.
fevkalâde:
olağanüstü.
has:
ileri gelen, seçkin olan.
hat:
yazı, el yazısı.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
izah:
açıklama, ayrıntıları ile
anlatma.
mabeyn:
ara, münasebet,
ilişki.
medrese-i Nuriye:
nur med-
resesi; Risale-i Nur’ların okun-
duğu yerler.
münasip:
uygun, yerinde.
selâm:
barış, rahatlık, selamet
ve esenlik dileme.
sır:
gizli hakikat.
sırr-ı azîm:
büyük sır.
şakirt:
talebe, öğrenci.
tesanüd-i hakikî:
gerçek da-
yanışma.
tesanüt:
dayanışma, birbirine
dayanma ve destek olma.
zat:
kişi, şahıs, fert.