Emirdağ Lâhikası - page 301

kur’ân okutmak ve iman derslerini vermek hizmetiyle
meşgul olduğunu yazıyor.
ona yazınız ki: “Bu hizmetin, aynen eskide nurlara
çalışmanız gibi kıymetlidir. Hem, senin yazdığın kesretli
risaleler, senin bedeline nurların neşrine hizmet eder-
ler.” Merak etmesin; o eski makamını muhafaza ediyor.
ì®í
Œ
121
œ
Bugünlerde rahatsızlık için evrad-ı Bahaiyeyi ezber
değil, kitaba bakarak okudum. Ahirinde ihtitam-ı Baha-
iye olan hatimesini bilemediğimden, eskiden beri oku-
muyordum. Haydi, bir defa bunu da okuyayım dedim.
gördüm ki, Bir sahife ve uzun altı buçuk satırında, on
dokuz defa nur, nur, nur kelimeleri... kat’î kanaatim gel-
di ki, Şah-ı nakşibend, gavs-ı Azam gibi risale-i nur’u
ve kudsî hizmetini keşfen müşahede edip tahsinkârâne
haber vererek ona işaretler ediyor. Ben de, yalnız o altı
satırı ve baştaki satırı ve ahirdeki satırı ile otuz senelik
Bahaiye Virdime, o meleklerin, nurların intişarına mu-
avenetleri niyetiyle, ilhak eyledim.
ì®í
Œ
122
œ
Aziz,SıddıkKardeşlerim!
Ev vel â:
Isparta’nın acip yangınında musibetzedelerin
elemlerine ben cidden iştirak ediyorum. Çünkü
Emirdağ Lâhikası – ı | 301 |
kesretli:
çokluğu olan, çok fazla.
keşfen:
keşif yoluyla, gizli bir şeyin
Allah tarafından birisine ilham
edilmesi yoluyla.
kıymet:
değer.
kudsî:
mukaddes, yüce.
makam:
manevî mevki.
muavenet:
yardım, yardımlaşma.
muhafaza:
koruma.
musibetzede:
musibet görmüş,
felâkete uğramış, belâya, kazaya
uğrayan.
müşahede:
bir şeyi gözle görme,
seyretme.
neşir:
herkese duyurma, yayma,
tamim.
Nur:
Risale-i Nur.
risale:
kitap.
sıddık:
çok doğru, dürüst, hakkı
ve hakikati tereddütsüz kabulle-
nen.
tahsinkârâne:
beğenircesine, al-
kışlarcasına.
virt:
zikir; belli zamanlarda, belli
sayıda, belli duaların zikir olarak
belli biçimde ve düzenli şekilde
okunması.
acip:
tuhaf, hayrette bırakan.
ahir:
son.
aziz:
değerli.
Bahaiye virdi:
bkz Evrad-ı Ba-
haiye.
bedel:
bir şeyin yerini tutan,
karşılık.
cidden:
ciddî olarak, gerçek
olarak.
elem:
dert, üzüntü, maddî-
manevî ıztırap.
Evrad-ı Bahaiye:
Bahaeddin
Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin
Peygamber Efendimizin (asm)
manevî ruhaniyetinden mana
âleminde ders aldığı kuvvetli
ve tesirli bir duası.
evvelâ:
öncelikle.
hatime:
son, nihayet.
ilhak:
ilâve etme, ekleme,
katma.
intişar:
yayılma, dağılma, neş-
rolunma.
iştirak:
katılma.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
1...,291,292,293,294,295,296,297,298,299,300 302,303,304,305,306,307,308,309,310,311,...1032
Powered by FlippingBook