Œ
190
œ
[Aydın’da Doktor Şevket’in fık-
rasıdır.]
Üstad-ı Azamım Efendim!
Nuranî ve çok kıymettar eserlerinizi okuduk. Nurlu ve
feyizli eserlerinizin tesiriyle parlayan kasvetli kalblerimiz-
le, siz Üstadımıza ebediyen minnettar ve medyun-i şük-
ran bulunduğumuz gibi, Risaleleri bizlere okutturmaya ve
yazdırmaya sebep olan Hafız Zühdü Efendi kardeşimizi
de, daima hayırla yâd etmekten kendimizi alamıyoruz.
Kendilerine fiyat takdir edilemeyecek derecede kıymete
malik bulunan muhterem risalelerinizi yazıp ikmal etme-
mize, Cenab-ı Hakkın bizi muvaffak kılması için Üstad-ı
Ekremimizin dua ve himmetlerine muhtaç bulunuyoruz.
Talebeniz
Doktor Şevket
ì®í
Œ
191
œ
[Ahmed Hüsrev’in fıkrasıdır.]
Sevgili Müşfik Üstadım Efendim Hazretleri!
Arz-ı hürmet ve iştiyakla el ve ayaklarınızdan öperim.
Hulûsî Bey’in suallerine verilen cevaplara ait cihandeğer
kıymetli, nurlu, feyizli sözlerinizi, iki gün evvel aldım. Su-
allerin cevapları o kadar lâtif idi ki, ne okumaya doyabil-
dim ve ne de idrakim kadar olsun hakkıyla kavrayabildim.
arz-ı hürmet:
hürmet, saygı gös-
terme, saygı duyduğunu bildir-
me.
Cenab-ı Hak:
Allah; doğru, ger-
çek, Hakkın tâ kendisi olan, şeref
ve azamet sahibi yüce Allah.
cihandeğer:
cihan kıymetinde.
çok kıymetli.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
ebediyen:
ebedî olarak, sonsuza
kadar.
eser:
telif, kitap, yayın.
evvel:
önce.
fıkra:
parça, mektup, bölüm.
feyiz:
bolluk, bereket; ilim, ir-
fan.
hayr:
iyilik, iyi şey.
himmet:
manevî yardım, ih-
san, lütuf.
ikmal:
tamamlama, bitirme.
iştiyak:
aşırı isteme, çok fazla
arzu etme.
kıymet:
değer.
kıymettar:
kıymetli, değerli.
kasvet:
katılık, sertlik.
lâtif:
yumuşak, tatlı, hoş.
malik:
sahip.
medyun-ı şükran:
şükran,
teşekkür borçlu.
minnettar:
bir iyiliğe karşı te-
şekkür duygusu içinde olan.
muhtâc:
gerek duyan.
muhterem:
saygı değer, hür-
mete layık, saygın.
muvaffak:
başarmış, başarılı.
müşfik:
şefkatli, merhametli,
sevgi ve ilgi gösteren.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak,
münevver.
Risale:
Risâle-i Nur Külliyatını
meydana getiren kitaplardaki
her bir bağımsız bölüm.
sual:
soru.
takdir:
değerlendirme.
talebe:
öğrenci.
tesir:
etki.
Üstad:
Bediüzzaman Said Nur-
sî Hazretlerinin, özel isim yeri-
ne geçen bir sıfatı; öğretici, öğ-
retmen.
üstad-ı azam:
en büyük
üstad.
üstad-ı ekrem:
keremli, cö-
mert üstad.
yâd:
hatırlama, anma, hatıra
getirme.
| 368 | BARLA LÂHİKASI