"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Emek ile sermaye nasıl barışır?

Risale-i Nur'dan
01 Mayıs 2022, Pazar
Bütün ihtilâlât-ı beşeriyenin madeni bir kelime olduğu gibi, bütün ahlâk-ı seyyienin menbaı dahi bir kelimedir. Birinci kelime: “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse, bana ne.” İkinci kelime: “Sen çalış, ben yiyeyim.”

- “Şu âlemin ihtilâli nedir?”

- “Sa’yin sermaye ile mücadelesidir.”

- “Acaba ikisini barıştırmak çaresi yok mudur?”

- “Evet, vücub-u zekât ve hurmet-i ribâ, karz-ı hasen şerâit-i sulhiyedir. Şu riba taşını altından çeksek, şu zalim medeniyet kasrı çökecektir.”

Eski Said Dönemi Eserleri, 

Rumuz, s. 369 

***

Bu devirde su-i istimalât o dereceye vardı ki bir sermayedar, kendi yerinde oturup bankalar vasıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde; bir bîçare amele, sabahtan akşama kadar tahte’l-arz madenlerde çalışıp kût-u lâyemut derecesinde on kuruşluk bir ücret kazanıyor. Şu hal, müthiş bir kin, bir iğbirar verdi ki avam tabakası havassa ilân-ı isyan etti. Şu asrın tabiriyle sosyalistlik, Bolşeviklik suretinde, evvel Rusya’yı zîr ü zeber edip geçen Harb-i Umumîden istifade ederek her yerde kök saldılar. 

Mektubat, s. 431 

***

İşârâtü’l-İ’câz’da ispat edildiği gibi, bütün ihtilâlât-ı beşeriyenin madeni bir kelime olduğu gibi, bütün ahlâk-ı seyyienin menbaı dahi bir kelimedir.

Birinci kelime: “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse, bana ne.”

İkinci kelime: “Sen çalış, ben yiyeyim.”

Evet, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede havas ve avâm, yani zenginler ve fakirler, muvazeneleriyle rahatla yaşarlar. O muvazenenin esası ise, havas tabakasında merhamet ve şefkat; aşağısında, hürmet ve itaattir. Şimdi birinci kelime havas tabakasını zulme, ahlâksızlığa, merhametsizliğe sevk etmiştir; ikinci kelime avâmı kine, hasede, mübarezeye sevk edip, rahat-ı beşeriyeyi birkaç asırdır selbettiği gibi; şu asırda, sa’y, sermaye ile mübareze neticesi, herkesçe malûm olan Avrupa hâdisat-ı azîmesi meydana geldi.

İşte medeniyet, bütün cemiyat-ı hayriye ile ve ahlâkî mektepleriyle ve şedid inzibat ve nizâmâtıyla, beşerin o iki tabakasını musalâha edemediği gibi, hayat-ı beşerin iki müthiş yarasını tedavi edememiştir. Kur’ân, birinci kelimeyi esasından vücub-u zekât ile kal’ eder, tedavi eder; ikinci kelimenin esasını hurmet-i riba ile kal’ edip, tedavi eder. Evet, âyet-i Kur’âniye, âlem kapısında durup, ribaya “Yasaktır!” der. “Kavga kapısını kapamak için banka kapısını kapayınız!” diyerek, insanlara ferman eder. Şakirdlerine, “Girmeyiniz!” emreder.

Sözler, s. 459-460

Okunma Sayısı: 4572
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    1.5.2022 14:24:58

    "Evet, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede havas ve avâm, yani zenginler ve fakirler, muvazeneleriyle rahatla yaşarlar. O muvazenenin esası ise, havas tabakasında merhamet ve şefkat; aşağısında, hürmet ve itaattir. Şimdi birinci kelime havas tabakasını zulme, ahlâksızlığa, merhametsizliğe sevk etmiştir; ikinci kelime avâmı kine, hasede, mübarezeye sevk edip, rahat-ı beşeriyeyi birkaç asırdır selbettiği gibi; şu asırda, sa’y, sermaye ile mübareze neticesi, herkesçe malûm olan Avrupa hâdisat-ı azîmesi meydana geldi." Aynı toplumda yaşayan insanlar arasında maddi tabakaların olması kaçınılmazdır. Bu durumda menfi hadislerin yaşanmaması için ilahi kurallara uymak gerekiyor. Zekat ve faiz iki kritik rol oynuyor. Bu iki emre uyulduğunda tarih şahittir ki toplum ferahlıyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı