Eğer bu dünyada yaşıyorsak ve bu dünyada birlikte hayatımız devam ettiriliyorsa muazzam bir gerçeğin farkındayız demektir.
Bu farkındalık bizlere talim etmeyi, öğrenmeyi, okumayı ve anlamayı, tatbik etme ve uygulamayı bu dünya hayatı için mecbur kılmıştır.
Dünya hayatı ise: maddi manevi bütün amellerin her yönüyle yaşanacağı ve de iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, faydalı veya faydasız, helal veya haram, haklı veya haksız, doğru veya yanlış.; hak edişlerin, kazanımların, muvaffak olmalarının veya olmamanın yeridir, mekanıdır.
Bu mekanın aslının, neslinin bilinmesi lazımdır. Geçici, fani bir mekan olarak asıldır. Fanilerin fenaya kavuştuğu bir nesildir, yazılmış bir mahluktur. Bu dünyanın manası ve ifade ettiği özellikleri böyleyse; bizler öbür dünyaya göre bu dünyanın şartları ve yaşantısıyla tedbir almalıyız.
İmansızlık, dalalet varsa; imana kuvvet ver ve inançlarını tahkiki iman seviyesinin üzerinde tutmaya bak. Rabbimize isyan ve itaatsiz varsa; ubudiyete, ibadete, kulluğa ve itaate kuvvet ver.
Sevgide, muhabbette eksiklik varsa muhabbetullahın alt şubeleri ile tamamlamaya çalış.
Hasımlık, düşmanlık varsa; Allah’ın istediği, emrettiği şekilde barışa, musalahaya, dostluğa, ahbaplığa zemin hazırla.
Kin ve adalet varsa; güzellikle, kavl-i leyyin ile gönül alarak düşmanlığı kaldırmaya bak.
Her fenalığın ve kötülüğün halledileceği bir iyilik, güzellik ve faydanın olabileceğini düşün.
İnsanlığın kin ve adavetlerine öyle geniş ve büyük bir muhabbet, nedamet ile yaklaş ki senin uzattığın imanı ve Kur’ani her türlü dostluk dalına yapışabilsinler. Dost olmayı, sevmeyi, faydalı olabilmeyi Allah’tan bil ve öyle insanlara bildir ki; hizmetin, halaskarlığın ve hademeliğin tesirli olsun, muvaffakiyet mertebelerine yükselebilsin.
Kalbin, ruhun memnuniyeti ve mütelezziz olması yolunda eğer aklın itirazları varsa geçici olarak yerine bırak ki zaman içerisinde pişmanlık göstererek muhabbet ve dostluk dairelerini takdirle geriye dönebilsin. Mümin, müslüman ve muvahhid ehlinin en büyük gayesi ahirete ait güzellikleri, iyilikleri, faydaları elde edebilmek, onları yükseltebilmektir. Dünya muvaffakiyetleri/başarıları yine dünya kadar olsa bile ahiretin en küçük bir başarısına, muvaffakiyetine denk gelmez.
Ameller, yapılan işler ise gerçek manada ancak ve ancak Allah’ın rızasını kazanabilme noktalarında ölçülebilir ve değerlendirilebilir.