Kur’ân’ın indirildiği başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennem ateşinden kurtuluş olan ve “bin aydan daha hayırlı Leyle-i Kadri” içinde barındıran, maneviyat ikliminin yaşandığı on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerifi geride bırakmak üzereyiz.
Ne mutlu mübarek Ramazan ayının kıymetini bilenlere, feyz ve bereketinden yeterince istifade edenlere ve ibadetleriyle ömür dakikalarını bakileştirenlere.
Ramazan-ı şerif, ibadetlerin ve duâların bolca yapıldığı bir ay. Duâların makbul olduğu bir ay. “Oruçlunun iftar vaktindeki duâsı reddedilmez” hadis-i şerifi, oruçlu zamanlarda yapılan duâların, oruçsuz zamanlarda yapılan duâlardan daha makbul olduğunu göstermektedir.
Duâ, âlemlerin Rabbi olan Cenab-ı Hakk’a karşı ne kadar aciz olduğumuzu, ne kadar fakir olduğumuzu ve O’na ne kadar çok muhtaç olduğumuzu bildiren en açık bir beyan şeklidir.
Duâ, Rabbimize boyun eğmektir. Çaresizliğimizi dillendirmektir. Duâ, Allah’a sığınmaktır.
Duâ, Allah’a niyazda bulunmaktır, yalvarmaktır. Duâ, çaresiz kaldığımızda Cenab-ı Hakk’a iltica etmektir.
Duâ, O’nun kudretinin her şeye yettiğini, rahmetinin her şeyi kuşattığını tasdik etmek ve itimad etmektir. Duâ, sebeplerin hiçbir tesiri olmadığını anlayıp, Müsebbibü’l-Esbab olan Cenab-ı Hakk’a boyun eğmektir.
Bediüzzaman Hazretleri, “çok kıymetli vaktimizi zikir ve fikir gibi kıymettar şeylere sarf etmemiz gerektiğini” ifade eder. Vaktimizi değerlendirebileceğimiz duâlardan bir tanesi de bakiyat-ı salihatın beşincisi olan “Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâh’il Aliyyi’l Azim” mukaddes cümlesinin zikridir.
Bediüzzaman, bu tarz zikirleri sadece ezberden belirli sayıda tekrarlanan zikirler olarak ele almaz. Zikir cümlesini manasıyla eşleştirir, fikirle zenginleştirir, tefekkürle olgunlaştırır. O sebeple mübarek “La havle vela kuvvete illa billah” kelâmının manasını bilerek ve tefekkür ederek tekrarlamak, hem manevî lâtifelerimizin, hem de aklımızın nurlanmasına vesile olacaktır.
Hz. Üstad, “La havle …” kudsî kelâmı için tertemiz mübarek bir kelime, tanımını yapar. Yani kelime-i mübareke-i tayyibe der. Ayrıca “ebedî meyveler veren salih bir amel” olarak tanımlar. Yani Bakiyat-ı Salihat der.
Bediüzzaman, bu tanımlamayı şu şekilde ifade eder: “Bu kelime-i mübareke-i tayyibe, meşhur “Beş Bakiyat-ı Salihat” olarak tabir edilen Sübhanallah, Elhamdülillah, La ilahe illallah, Allahü Ekber, “Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâh’il Aliyyi’l Azim” kelimelerinin beşincisidir.”
Bu mukaddes cümlesinin manası, “Allah’ın kudret ve gücünden başka kudret ve güç yoktur.” veya “Güç ve kuvvet ancak Allah’a mahsustur.” şeklinde ifade edilmektedir.
Bu mukaddes cümlenin esası, Kehf Sûresi, 39. âyete dayanır. Nitekim bu âyette Rabbimiz şöyle buyurur: “Bağına girdiğin zaman: Maşallah, Allah’ın yardımından başka hiçbir kuvvet yoktur! (Maşallah, La kuvvete illa billah) deseydin olmaz mıydı?”
Peygamber Efendimiz de (asm) bu mukaddes cümleyle yapılan duâların ehemmiyeti üzerinde çok durmaktadır. Lâfız itibariyle kısa, fakat anlam itibariyle çok kapsamlı bir zikir ve ibadet olan bu kelâm, Peygamberimizin (asm) ifadesiyle “Cennet’in hazinelerinden bir hazinedir.” (Tirmizî, Daavât, 57, 119)
Peygamberimiz (asm); ”Kim bu duâyı okursa her okuyuşunda Cennette kendisi için bir ağaç dikilir.” buyurmuştur.
Namazlardan sonra yapılan tesbihatta da “Sübhânallâhi, velhamdü lillâhi, velâ ilâhe illallâhu vallâhü ekber, velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azim” kelâmını zikrederek, namazın manasını tekid ve takviye ederiz. (Nesâî, İftitah, 32)
Enes b. Mâlik tarafından rivâyet edilen bir hadiste de Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur: “Evinden çıkarken, şu duâyı okuyan kişiye bu duâ kâfidir. O adam muhafaza altına alınır. Şeytan da o adamdan uzaklaşıp bir kenara çekilir. O duâ: Bismillâhi tevekkeltü alallâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’tır.” (Tirmizi, Daavât, 34)
Müezzin ezan okurken tekrarladığı kelimeleri, dinleyenlerin de aynısını tekrarlaması efdaldir. Ne zaman müezzin, “Hayye alessalâh” dediği vakit, söylenilen cümleyi tekrarlamak yerine “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” denilmesi hadislerde rivayet edilmektedir. Aynı şekilde müezzin, “Hayye alelfelâh” dediği vakit de “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” denilir. (Müslim, Salât, 12)
Namaza dâvet ve felaha ulaşmak sonrasında tekrarladığımız bu mübarek kelâmla, aslında şöyle bir itikadımızı beyan etmiş oluyoruz: “Hayye alessalâh” ile “Namaza erişmek ve eda edebilmek, ancak Allah’ın havl ve kuvvetiyledir.” “Hayye alelfelâh” ile “Felaha ve kurtuluşa erişmek, ancak Allah’ın havl ve kuvvetiyledir.”
Ramazan-ı Şerifte yapılan ibadetlere, zikirlere ve duâlara bire bin sevabın verildiğini dikkate alırsak, bu mübarek duâyı çokça zikretmek demek, Cennette bizler için binlerce ağacın dikileceği anlamına gelmektedir. Yani Cennette büyük bir ormanı olmasını isteyen, bu duâyı fikirle mezcedip çokça tekrarlaması gerekecektir.
Ne mutlu hissesi ziyade olanlara.
Vesselâm.