Benim bahsetmek istediğim, adaletin, adamına göre muamele görmesiydi. Güleçyüz’ün mesajının benzerlerini paylaşan başkalarının da, olduğunu gördük. Onlara bir şey olmuyor da (Kimseye, haksız yere bir şey yapılmasını istemiyoruz. “onlara da olsun!” demiyoruz) niye, sadece Güleçyüz, evinden derdest edilip, hem de sabahın alaca karanlığında götürülüyor? İsmi “Kâzım” olduğu için mi? Yani, ismi “Şark” ve “Rahman’ın kulu” olanlara bir şey yok! “Kâzım” olana var, öyle mi? Böyle adalet, böyle hak olur mu?

Bir de, bildiğim kadarıyla, adaletteki usûl, adresi ve kendisi belli, bulunamaz biri olmayana, gündüzleyin muamele yapılırken, Güleçyüz’ün evine, sabahın erkeninde baskın yapmak, anlaşılır gibi değil! 

Burada, rahmetli Süleyman Demirel’in bir sözünü hatırladım. Aslı Churcill’e ait olan söz şöyleydi: “Sabahın köründe kapınızı çalanın sütçü olduğundan emin olduğunuz rejime demokrasi denir.” Evet, mes’elemiz; demokra-si, hak, hukuk, adalet, hürriyet ise, bu haksız-lıklara dikkat etmek lâzım! 

“Demirel” deyince, aklıma onun Başbakan-lığı zamanında, Antalya’da bir vatandaşın, kendisine küfür etmesi neticesinde, hapse sokulmasından sonra söylediği söz geldi. Bunu da yazmıştık2 isteyen bakabilir. Orada, Demirel’in şu sözü çok dikkat çekiciydi; “Bu hâkim ve savcı arkadaşlar da, bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar. ‘Başbakan’a hakaret etti’ diye bir vatandaş tutuklanır mı? Biz burada oturuyoruz, haberimiz olmuyor. Yaptığımız uygulamalarla kim bilir adamı nasıl bunalttık ki, canını sıkmışız ki bize galiz küfürler etmiş” İşte, büyüklük budur.

Neyse, biz tekrar mevzuumuza dönecek olursak, Güleçyüz’ün mesajının suç, benzer mesajları çekenlerin suç olmadığı bir adalet olmaz! Sonra, adresi, yeri-yurdu belli bir insan, muhakeme edileceği zamana kadar, evinde nezaret altında tutulsa ne olur?

Dipnotlar:

1- https://www.yeniasya.com.tr/basyazi/kamuoyuna-aciklama_602551

2- https://www.yeniasya.com.tr/osman-zengin/antalya-da-iki-hakaret-davasi_533504