"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ben hukuka hugug demem

Nuri Mannas
05 Mart 2024, Salı
“Ne okuyorsun evladım” sorusunu cevaplarken hukuk okuyan gençlerin dili zor dönüyor: “Hukuk okuyorum” demek gerçekten zor. K harfleri arka arkaya gelince alışmayanlarda bir yumuşatma ihtiyacı doğuyor.

Çünkü “hukuk okumak” “hukuk fakültesinde okumak” gibi söylenemiyor.

Asıl mesele başka. Hukuk’un ek aldığı hallerde sonundaki “k” harfinin yumuşayıp yumuşamayacağı.

Hukuk fakültesi mezunları ile hukuk mezunu olmayanlar arasındaki farkı eskiler buradan fark ederlermiş.

Çünkü eskiden Hukuk Fakültelerinde hocalar, derslerde; “aman evladım sakın hukuka ek yaparken hukuku bozmayın, hem söylerken hem yazarken hukuka sakın ‘hukuğa’ demeyin” diye sıkı sıkı tembihlerlermiş.

Sebebi şuymuş:

Türkçede sert ünsüzlerle biten kelimelerin ek alması halinde son harf yumuşar.

Ama bu kaide sadece Türkçe kökenli kelimeler için geçerlidir.

Türkçeye Arapçadan girmiş ve yerleşip artık Türkçeleşmiş olan kelimeler için bu kural geçerli değildir.

Mesela hem yazarken hem söylerken, “nutuk atıp duruyordu ama filancayı görünce nutku tutuldu” deriz. “Nutuğu tutuldu” demeyiz. Dersek yanlış olur.

Ama “Nutuk” adlı kitaptan söz ederken en azından konuşma dilinde “Benim Nutuğumu gördün mü?” diye sorabiliriz. Bu yanlış sayılmayabilir.

Mesela uzakları görmekten söz ettiğimizde, hem yazarken hem konuşurken “ufka bakarız”. Ama yakınımızdaki Ufuk Kardeşten söz ederken konuşma dilinde “Ufuğa bak, biraz yorgun gibi” diyebiliriz. Bu yanlış olmaz.

Bu iki örnekteki kural hukuk için tamamen geçerlidir ve istisnası yoktur.

Yazarken de okurken de “onunla hayli hukukumuz vardı” deriz. Çünkü başkalarıyla “hukuğumuz” olmaz.

Çünkü hukuk hak kelimesinin çoğuludur.

Yazarken de okurken de “adalet yüksekokulundan hukuka dikey geçiş kaldırılacakmış” deriz.

Bir hukukçu adayı “hukuğa dikey geçiş” yapmaktan söz edebilir. Ama bir hukuk profesörü “hukuğa dikey geçiş yapanlarınız hangileriniz” derse, işi bilenlerin, “acaba diplomasını hangi kasab(a)dan aldı” diye şüphelenme hakkı doğar. Kasabalardaki hukuk fakülteleri diploma vermeye başlayalı çok oldu zira.

Peki bu mesele bu kadar önemli mi?

Yani “ha hukuka geçmişiz ha hukuğa, ne fark eder” diyebilir miyiz?

Diyemeyiz. Dememeliyiz.

Zira lafız mananın kılıfıdır. Lafız bozulursa mana da bozulur. Hemen bozulmasa da zamanla bozulur ve başkalaşır.

Dilimiz nutkumuzdur. Nutkumuz natıkamızdır ve mantıkımızdır. Dilimizi muhafaza etmeliyiz ki “mantığımız” bozulmasın.

(Not: Bilgisayarımdaki yazı programı ısrarla “mantığımız” yazmamı istedi. “Mantıkımız”ı nedense beğenmedi, altını çizip durdu! Ben de onu beğenmesem yeridir. Ama onun yerine “mantıkımız”a “sağ tıklayıp” “sözlüğe ekle” dedim, bu kere o beni dinledi. Aferin ona.).

Okunma Sayısı: 1052
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı