"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çaycuma’da Külliyat aşkı

MURAT CEMİL
28 Temmuz 2011, Perşembe
“Kur’ân’a yönel ve onu anlamaya, okumaya ve onu anlatacak onun bu zamanda bir mu’cize-i manevîsi olan Nur Risâlelerini mütalâa etmeye çalış. Lisanın Kur’ân’ın âyetlerini âleme duyururken, hal ve etvar ve ahlâkın da onun manasını neşretsin, lisan-ı hâlin ile de Kur’ân’ı oku. O zaman, sen dünyanın efendisi, âlemin reisi ve insaniyetin vasıta-i saadeti olursun.” (Tarihçe-i Hayat, s. 140)
Zaman ve mekân çok şeyleri hatırda bırakır acısıyla, tatlısıyla... Güzel ve ulvî olan anları güzel, çirkin ve nefsî olan anları da çirkin olarak hatırlatır. Güzide anlar unutulmayıp nice zamanlarda gülümser insana.
Yaşayacaklarımız yaşadıklarımızla şekillenir. Mazinin istikbalin âyinesi olması da bundandır. Nefsi susturmak, kalbi derunî hislerle yaşatmak, hakikatlerle yaşamak çok da güç değil. Asr-ı Saadet bir misâl, Efendimiz (asm) bir örnek, Üstadımız Said Nursî’nin ilham-ı İlâhî ve sünûhat-ı kalbî olan Risâle-i Nur’u elimizde... Ve artık okumak düşer, okudukça okumak bizlere…
***
Şimdi biz buradayız. Medretüzzehra’nın bir şubesi olan Zonguldak Çaycuma’da. 5 Temmuz’da 25 günlük bir Külliyat Bitirme Programı’na başladık. Maksadımız serapa hakikatlerle dolmak, Allah’ın avn-ü inayetiyle, selim kalplerin ve temiz vicdanların ciddî itminanları ve samimî incizapları ile müştakane birliktelikler yaşamak, lisanımızla Nurları okurken lisan-ı halimizle de hakikatleri haykırmak.
Burada cennetâsâ bir baharı yakalamak mümkün. Bahçesiyle, çevresiyle, şekli ve şemailiyle okutmaya kucak açan bir mekân. Yeşiller kendilerini gösteriyor ve okuyoruz. Ağaçlar ses veriyor, mânen “Tebrikler!” der gibi. Ardından kuşlar ötüşüyor, bizleri çağırır misâli okudukça bizlere muhatap oluyorlar. Biz her gün 200 sayfa okuma heyecanıyla başladık, şevkle gayretle okumaya devam ediyoruz. Kalp, ruh, akıl vs. lâtifeler hisselerini alırlarken, bir yandan da bu hakikatleri naralar atarak haykırıyoruz.
Ayrı ayrı istidatlar Nurların tefekkürüyle buluşuyor. Artık ne gaflet kalır, ne de dünyevî his ve hevesler. Erir gider gaflet tefekkürün içinde, barınamaz artık. İstidatlar inkişafına ilerlerken, hâlet-i ruhiyeler manevî âlemlerde inşirah buluyor.
Ve gidiyoruz Dağüstü Yaylasına. Devasa ağaçlar karşılıyor bizi ve yeşiller kırmızılarla buluşuyor. Biz, Risâle-i Nur ve yeşiller sarmaş dolaş oluyor. Cennetimsi bir ortamda okumaya devam ediyoruz. Dağüstü Yaylasının yüzlerce yıl öncesine kadar kerametvârî sahnelere de yer verdiğini dinliyoruz anlatan ağabeylerimizden. Bu gibi mekânlara Allah’ın san’atı nazarıyla bakmak, o tefekkürle müşahede etmek güzelliği ikiye katlıyor.
Risâle-i Nur’u okumak bir güzelse, buralara gelip okumak bir güzelliğin yanında birçok tefekküre pencere açıyor. Zübeyir Ağabeyin dediği gibi Mecnun olup çöllere düşeceksin, Leyla arar gibi Nurları arayacaksın.
Risâle-i Nur’u bulduk, lâyıkıyla yapamıyorsak da bu hizmeti, en azından azimle okumakta gayret gösteriyoruz. Nurları bitirmeyi hedefledik ve bitirmeye doğru ilerliyoruz. Okudukça birbirimize sorular soruyoruz ki bu sayede müzakerede edilmiş oluyor Nurlar. Sessiz sessiz okunurken bazen espriler atılıyor ortaya, bu da muhabbeti, uhuvveti dâvet ediyor. İkramlar, çaylar ara verdiriyor okumaya, akabinde çayını alıp çekiliyorsun bir kenara, okumaya devam ediyorsun. Sıkıntıya, bunalıma mahal vermek mümkün değil. Maddî ve manevî ikramlar bırakmıyor bizleri. Salı ve Cuma akşamları buranın sohbetleriyle de beraber oluyoruz. Ve ağabeyler şevk ve gayretleriyle bize de örnek teşkil ediyorlar.
Ve gidiyoruz Bolu Yeniçağ pikniğine. Maksat her dem okumak olduğu için otobüste de okumak bize normal geliyor ve bir buçuk saatlik yolun ardından ulaşıyoruz piknik alanına. Batı Karadeniz bölgesinin her sene düzenlediği piknik bu sene bize de nasip oluyor. Burası da yeşillerin koca ağaçları kuşattığı tefekküre şayan bir mekân. Hamza Kara, Seyfettin Bulut, Raşit Yücel gibi vs. ağabeylerle tanışma ve sohbet imkânı bulurken Risâle-i Nur mânen “Hadi okumaya geldin, 200 sayfa heyecanından taviz verme’’ dercesine kendini okutturuyor. Yollar, ağaçlar, kâinat, kuşlar, güneş bize yüzünü gösterip tebessüm ediyor adeta. Üstadın “Dinle! Havadaki demdeme, kuşlardaki civcive, denizdeki gamgama, taşlardaki tıktıka birer manidar nevaz...’’ ifadesinin tecellîsine şahit olmak mümkün. Hakikaten böyle yerler çok manaları içinde yaşatıyor. Üstad, Rabbimizi bize tarif eden küllî muarriflerden birinin de “kitab-ı kebîr-i kâinat” (büyük kâinat kitabı) olduğunu söylüyor. Başımızı kaldırıp baktığımızda en ufak bir kusur bulamamanın yanında her şeyin insana musahhar kılındığını görüyoruz. Kur’ân-ı Kerim buna “Akıl sahipleri için bunda çok ibretler vardır..” diye tarif getirirken, insanın beyhude gafil kalması hiç de kâr-ı akıl görünmüyor.
Evet, biz pek çok günümüzü buraya Allah için verdik ve okuduk da okuduk. Külliyat artık bitti bitiyor. Burada bizleri yemekleri ile şevke getiren Aydın Ağabeyimize, sohbetleri muhabbetleri ile bizi gayrete getiren Ahmed, Ali ve sair ağabeylere teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Bu gibi programlarda Risâle-i Nur’la insan kendini tanıyor ve Rabbini biliyor. Bir zaman dönüp bakıldığında maziye, insanı tatmin etme, teselli etme noktasında Nurlar çok azim faydalar üstleniyor. Aklı hüşyar, kalbi selîm olana Risâle-i Nur hep kâfi gelmiş ve gelmeye devam ediyor.
Şu an Geyve vesâir yerlerde bu ve buna mümasil program yapan kardeşlerimizi de tebrik ediyoruz. Rabbim daim ve muvaffak etsin inşâallah.
Geçen hafta ahirete irtihal eden Seyfeddin Gültekin Ağabeyimizi de rahmetle yâd ediyoruz. Rabbim Risâle-i Nur’u kendisine şefaatçi eylesin, âmin.
Seneye tekrar bu programlarda buluşma duâ ve temennisi ile...
Murat Cemil
Okunma Sayısı: 2198
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı