(Ömer Faruk Ağabey ve Gülcan Hanımefendinin cemil-i izdivaçlarına tebriken…)
“’İnsanın, hususan Müslümanın tahassüngâhı ve küçük bir dünyası ve bir nevî cenneti aile hayatıdır..’’1
Evet, ahiretin mezraası hükmünde olan dünyanın cennete bakan çok vecihleri vardır. Buna bir misâldir ve güzeldir iki kalbin imtizacı, vuslatı, cennetî birliktelikleri. Daha bu dünyada Allah’ın ebedî rahmetinden neş’et eden cennetin tadılmasına vesile olan izdivaç hakikî ve daimî lezzetlerin, saadetlerin kapısıdır. Rahmet-i İlâhiyenin eşlere büyük bir rahmetidir ki, birbirlerini ebedî sevmeye, muhabbetlerini, aşklarını ve şevklerini paylaşmaya doğru yürümüşler. İnsanın çok ihtiyaçlarının yanında ayrı bir yeri vardır kalbine mukabil bir kalp ihtiyacının. Üstad Hazretleri ’’İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden kalbine mukabil bir kalbin bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını ve şevklerini mübadele etsinler ve lezâizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar..’’ 2 buyuruyor.
Tabiî kalplerin beraberliğine atılan adımlar iffet ve istikamet dairesinde olmalıdır. Eş seçiminde iki tarafın da diyanet noktasındaki tercihleri en güzel tercihtir. Gerçekçi olmak gereklidir; iman ile açılan, çalınan kapıların nihayetinde daimî mutluluklar gelir. Bu anlayışla beraberlikler bekaya uçurulmalı; fani, anlık mutluluklar terk edilmeli. Kalbi selim, aklı hüşyar olan, refikasına olan sevgisini beş on senelik fani ve zahirî güzelliğine bina etmez. Ebed tarafında da bu beraberliğin olacağının süruruyla yaşamalı, firakların uzağında, hakikî vuslatın yanında, hakikî muhabbet bürümüş anlarını bâkîleştirme yolunda gitmeli. Refika-i hayatının Allah’ın bir nimeti olduğunu ve bu refikalığın ebedî olarak devam edeceğini düşünmek eşlerin saadet formülleridir.
Allah için birleşen kalplerin iman dairesinde Cennetî kokuları tatmaları, bu dünyada Allah’ın onlara nasip eylemiş olduğu mutluluk kaynağıdır. Eşler arasında, birbirlerini sevindirmek, elleri tutmak, sevgiyi sözle ifade etmek, birlikte duâlarda bulunmak, tevazu sözleriyle yaşamak hakikî saadete giden yollardır. “Evet”le huzur limanına demir atmak, dillerden çıkan “evet”le başlayan beraberlikteki çok hayırları görüp, o nur ve huzurla tatmin olmak gerçekten İlâhî bir sevgidir…
Allah’ın eşlere rahmetinden nasip etmiş olduğu beraberliklerin idrakinde olmalı, şükür ile, hamd ile, sena ile Allah’a münacatta bulunmalıdır.
Yuvanın mutlulukla devamı, iman ve Kur’ân yolundan ayrılmamaktan geçer.
Kadının, çocuğunu şefkatle büyütüp beslemesi, terbiye-i Muhammedî dairesinde terbiye etmesi, iffet ve istikametini koruması, kocasına meşrû dairede itaat etmesi ve Allah’a karşı ubudiyetten, ibadetten geri durmaması; erkeğin de aile hanesine tevazu ve sevgi kanadını germesi, helâlinden giydirip içirmesi, çocuklarına ve hanımına ibadetleri ve güzel ahlâklarıyla örnek olabilmesi önceliklidir.
Herhangi bir sebeple eşlerden biri, hasbelbeşer, kendinden beklenen davranışı gösteremeyebilir. Bu gibi anlar kırgınlıkları değil kıymetleri doğurmalı. “İnsan gâh olur dağı kaldırır, gâh olur darıyı kaldıramaz” demişler. Gönül hâlidir bu. “Kesinlikle olamaz” demek de olmaz. Olur ki oldu, karşılıklı anlayış ve hoşgörü beklenilir. Tatsızlıklar kavl-i leyyin ile örtülmeli, anların güzele bakan taraflarıyla mutlu olunabilmelidir.
“Hem Risâle-i Nur’un bir cüz’ünde denilmiş ki:
“Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için sâliha zevcesini taklit eder, o da salih olur…
“Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadeti dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır. (...)
“Ve aile hayatının hayatı ve saadeti ise samimi ve ciddî ve fedakârane hürmet ve hakiki ve şefkatli ve fedakârane merhamet ile olabilir..” 3
Kur’ân-ı Kerimin bir âyetinde de ’’Eğer dünya hayatını ve ziynetini istiyorsanız, haydi gelin sizi donatayım ve güzellikle bırakıp salıvereyim.. Yok eğer Allah ve Rasulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, haberiniz olsun ki Allah içinizden güzellik yapanlara pek büyük bir ecir hazırlamıştır..’ 4
Hayatın beraberliğine adım atmış olan Ömer Faruk Ağabey ve Gülcan Hanımefendinin bir ömür boyu iman dolu anlar yaşamaları, birlikteliklerinin nur ve huzur içinde yürümesi, ebedî âlemde de daimiyeti duâsı ile….
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 261.
2- İşaratü’l-İ’câz syf. 264.
3- Lem’alar.
4- Ahzab Sûresi, s. 28-29.