Su ve ekmeğe zam yapılmasını eleştiriyor. Burada muhalefet belediye başkanlarını kast ediyor. Sanki AKP’li belediyeler suya ve ekmeğe zam yapmıyor. Muhalefet belediyelerinin 8 liraya sattığı ekmeği sanki AKP’li belediyeler 4 liraya satıyor.

Oysa, kazın ayağı hiç de öyle değil.

İstanbul’da 250 gram halk ekmek fiyatı 8 lira, Kayseri’de 210 gram 8 lira, Konya’da 200 gram 7 lira, Rize’de 250 gram 10 lira, Ankara’da 250 gram 6 buçuk lira, Gaziantep’te 200 gram 6 lira, Kocaeli’de 200 gram 7 buçuk lira. (Elif Çakır, Karar, 3 Temmuz 2024)

Durumdan da anlaşılacağı üzere iktidar partisinden seçilen belediyeler ekmeği daha pahalıya satıyor.

Muhalefet belediyelerini “zam yapıyorlar” diye eleştirirken kamunun otoyol, elektrik ve akaryakıt zamlarından hiç bahsedilmiyor. Oysa bunlara yapılan zamlar iğneden ipliğe zam gelmesi demek.

Vatandaşın akıyla alay etmeyi bırakıp gerçekleri söylemek lazım. Zira, vatandaş her şeyin farkında…

Erdoğan gençlere, kadınlara, esnafa, emekliye verilen sözlerin tamamının unutulduğundan da bahsediyor.

İktidar, hem geçen yıl hem bu yıl yapılan seçimler öncesinde bu kesimlere verdiği sözlerin hangisini tuttu?

2024 emekli yılı ilân edildi. Emeklinin perişan yılı oldu, olacak. İktidarı destekleyen Emekli Memur-Sen emeklinin yılının adını değiştirip, “emekli yıldı” diyor. Gerçekten de emekli yıldı.

“Kök ücret” diye bir şey icat ettiler ne kadar zam yapılırsa yapılsın, ücret aynı kaldı. Temmuz da emeklilere yüzde 24.73 zam gelecek ama 3.6 milyon emeklinin maaşında artış olmayacak, 10 bin lira almaya devam edecek!

İşçilere verilen sözlerde unutuldu. Asgari ücrete yılda 2 sefer zam yapılırken bu yıl bir sefer zam yapılarak 2024 yılı sonuna kadar 17.002 lira almaya devam edecekler.

İktidar önce kendi verdiği sözleri tutmalı ki, kalkıp muhalefeti suçlasın…

***

Suç mu işledi ki affedildi?

Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nin getirdiği yeniliklerden birisi de bakanların sağlık nedeni başta olmak üzere istifa edememeleri…

Daha öncede birkaç bakanda olduğu gibi, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’nin sağlık nedenleriyle istifa ettikleri kulislerde konuşulsa da atama kararlarında, “Görevden affını isteyen ve görevden af talebi kabul edilen…” denilmesi insanların aklına “Suç mu işlediler de affedildiler?” sorusu geliyor.

İki bakan Meclis’te yemin ederek göreve başladılar. İki bakan da,  “Cumhurbaşkanı’nın layık görmesiyle, takdiriyle, tensipleriyle” göreve başladıklarını söyledi.

Yeni sistem de bir milletvekili bakan olarak atanırsa milletvekilliği de düşüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kaybeden Murat Kurum bakan olarak atanmasıyla birlikte milletvekilliği de düştü.

Çevre bakanlığında atamalar da ilginç. Özhaseki atanıyor, sonra affediliyor, Kurum geliyor. Kurum affediliyor, Özhaseki geliyor. Özhaseki affediliyor yine Kurum geliyor…

Çevre Bakanları depremde riskli bölgeleri dönüşümden de sorumlu. Dönüşüm derken yanlış anlaşılıyor anlaşılan. Bakanların değil, binaların dönüşümü gerçekleşmesi gerekmez mi?

***

Milletle inatlaşmak

Demokrat Parti İzmir Milletvekili Salih Uzun’un Kurum’un bakan olarak atanmasını, “Murat Kurum tercihi milletle inatlaşmaktır. Üç ay önce milletin tasvip etmediği adamı bakan olarak atamak milletle inatlaşmaktır. Milletle inatlaşmak siyasi kibirdir. Kibir adamı bitirir” diyerek değerlendiriyor.

Ne dersiniz?