29 Temmuz 2014, Salı
“Derd-i maîşet için namazını terk eden, o nefere benzer ki, tâlimi ve siperini bırakıp çarşıda dilencilik eder. Fakat namazını kıldıktan sonra, Cenâb-ı Rezzâk-ı Kerîmin matbaha-i rahmetinden tâyinâtını aramak; başkalara bâr olmamak için bizzat gitmek güzeldir, mertliktir. O dahi bir ibâdettir.” Bediüzzaman Said Nursi
Ömer bin Hattab (ra), savaşta hançerle yaralanmış, bayılmıştı. Etrafındaki sahabeler üzerine bir örtü örterek korku ve endişeyle bekliyorlardı. Bu sırada uzaktan gelen bir sahabe sordu:
“Durumu nasıl?”
Etrafındaki sahabeler endişeyle:
“Uzun zamandır baygın, hareketsiz yatıyor.” dediler.
Sahabe:
“Peki onu namaza çağırmayı denediniz mi? Eğer hâlâ hayattaysa, onu sadece bu çağrı uyandırabilir.” dedi.
Bunun üzerine oradakiler:
“Ey mü’minlerin emiri! Namaz kılındı!” dediler.
Hz. Ömer (ra) hemen uyandı ve:
“Öyle mi? Vallahi namazı terk edenin, İslâmdan nasibi yoktur!” dedi ve yarasından kanlar akarak namaz kıldı.
Okunma Sayısı: 17048
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.