Peygamberimiz (asm), şiirlerinde İslâmiyet’e hakaret eden Ka’b’ın öldürülmesini emretmişti. Büceyr (ra) hemen kardeşi Ka’b’a bir mektup gönderdi. Mektupta İslâmiyet’i tebliğ ederek onu hak dine dâvet etti. Hak dini kabul etmediği takdirde öldürüleceğini yazdı. Bunu okuyan Ka’b’ın aklı başına geldi. Hemen Medine’ye iman etmek üzere yola çıktı.
Yolda İslâmiyeti metheden, kendisinin de Müslüman olduğunu bildiren uzun bir şiir yazdı. Medine’ye varınca hemen Peygamberimizin (asm) huzuruna çıktı. Ve kendisini tanıtmadan şöyle bir soru sordu:
“Ya Resulallah, Ka’b bin Zuheyr yaptıklarına çok pişman. Sizin huzurunuza Müslüman olmaya geldi. Ben onu size getirsem, kabul eder misiniz?” Peygamber Efendimiz (asm) tebessüm ederek teklifi onayladı. Bunun üzerine Ka’b:
“Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur, Sen de O’nun Resûlusun!” dedi.
Peygamberimiz (asm):
“Sen kimsin?” diye sordu. O da:
“Ben Ka’b bin Zuheyr’im.” dedi ve yazdığı kasideyi okumaya başladı.
Peygamber Efendimiz (asm) kasideyi çok beğendi. Sırtındaki hırkasını çıkartıp onun omuzlarına koydu. Bu şekilde ondan razı olduğunu ifade ediyordu.
Resulullah’ın (asm) hediye ettiği bu hırka, Hz. Muaviye tarafından Ka’b bin Zuheyr’in (ra) varislerinden satın alınıp muhafaza edilmiştir. Günümüze kadar korunan bu hırka şu an Topkapı Müzesi’nde sergilenmektedir.
Ka’b bin Züheyr’in (ra) yazdığı kaside ise “Kaside-i Bürde” ismi ile meşhur olmuştur.