"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir kere ‘La İlahe İllallah’ deyince

07 Eylül 2013, Cumartesi
“Kelime-i Tevhid’in tekrar ile zikrine devam etmek, kalbi pek çok şeylerle bağlayan bağları, ipleri kırmak içindir. Ve nefsin tapacak derecede sanem ittihaz ettiği mahbuplardan yüzünü çevirtmektir.” Bediüzzaman Said Nursî (Mesnevî-i Nuriye)
Dıhyetü’l-Kelbî, Kelb kabilesine mensup bir aşiretin reisi durumundaydı. Ailesi kalabalıktı. Bu yüzden Müslüman olması için Peygamber Efendimiz (asm) duâ buyurmuştur.                                                                 
Onun Müslüman olması bütün aşiretinin de Müslüman olması demekti. Çünkü aşireti içinde sevilen ve güçlü bir konumu vardı. Boy ve endamıyla öyle bir güzellik örneği idi ki, sonraki dönemlere Cebrail’in (as) ara sıra onun sureti ile geldiği görülmüştür.
Bir gün Peygamber Efendimiz’e (asm) vahiy gelerek, Dıhye’nin Müslüman olmak için huzuruna geliyor olduğu müjdelendi.
Peygamber Efendimiz de (asm) ashabına:
“Dıhye gelince ona nazik davranın!” buyurdu.
Nihayet Dıhye geldi. Mescide girince Peygamber Efendimiz (asm) mübarek ridasını çıkardı ve yere serdi. Eliyle de işaret ederek:
“Hoş sefa geldin Dıhye! Şu ridamın üzerine buyur!” dedi.
Dıhye, Peygamber Efendimiz’in (asm) bu izzet ve keremi, bu nezaket ve kadirşinaslığı karşısında dayanamayıp ağladı. Yerden Peygamber Efendimiz’in (asm) ridasını kaldırdı, yüzüne gözüne sürdü ve başına koydu. Dedi ki:
“Ya Resulallah! Bana İslâm’ın şartlarını öğret!”
Peygamber Efendimiz (asm):
“Önce, ‘La ilahe illallah Muhammedün resulullah’ de!” buyurdu.
Dıhye bu kelimeyi söyleyince yine ağladı. Peygamber Efendimiz (asm):
“Allah seni İslâm’la şereflendirdi. Neden ağlıyorsun?” buyurdu. Dıhye:
“Ya Resulallah, ben çok günahkârım! Rica ediyorum: Allah’a, bunların kefareti nedir diye sorar mısınız? Eğer günahlarım karşısında öldürülmem istenirse derhal buna hazırım. Eğer bütün malımı sadaka olarak vermem istenirse derhal veririm.”
Peygamber Efendimiz (asm):
“Günahların nedir ya Dıhye?” buyurdu. Dıhye:
Dıhye:
“Ben izzet ve şeref sahibiydim. Evlenip kocaya varacaklar diye yetmiş kızımı kendi ellerimle öldürdüm.” dedi.
Peygamber Efendimiz (asm) hayrette kaldı.
O an derhal Cebrail (as) geldi ve şöyle vahyetti:
“Ya Muhammed! Allah’ın selâmı ile: Dıhye’ye söyle ki: İzzet ve Celâlim hakkı için sen bir defa ‘La ilahe illallah’ dedin. Senin altmış yıllık küfrünü ve günahlarını bağışladım.”
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm) ve Ashab-ı Kiram ağladılar. 
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle niyazda bulundu:
“İlâhî! Dıhye’nin bütün günahlarını bir kere ‘La ilahe illallah’ deyince affettin. Defalarca Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet getiren mü’minlerin tamamını mağfiret buyur!”.
Okunma Sayısı: 12944
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı