"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bana Allah’ı göster

12 Kasım 2013, Salı
“Allah birdir, mülk O’nundur, vücut O’nundur, her şey O’nundur.” Bediüzzaman Said Nursi
İmam-ı Azam’ın küçüklüğünde mülhidin biri uluorta Allah’ı inkâr ediyor, “Allah varsa bana gösterin” diyerek Kûfe sokaklarında dolaşıyordu.
İddiasının yanlış olduğunu anlatanlar oluyor idiyse de, adam bir türlü inkârından vazgeçmiyor,
“Bilginleriniz gelsin!” diye nara atıyordu. 
Bir gün birisi, adama:
“Bizim küçük bir bilginimiz var. Onu yenersen, ancak o zaman büyük bilginlerimiz seninle görüşür.” Dedi. 
Adam küçümseyen bir dudak büküşle: 
“Peki, kabul!” dedi. “Çıksın karşıma!”
Adam, İmam-ı Azam’ın da katıldığı ilim meclisine davet edildi.
Bilginleri tek kelimeyle susturacağını düşünen mülhid, meclise gelmekten çekinmez.
Fakat o gün İmam-ı Azam meclise geç gelir. Bunu fırsat bilen mülhid, muzaffer komutan edasıyla İmama yüklenir:
“Geç kaldın küçük! Benden korktun değil mi?”
İmam: “Hayır korkmadım. Evimiz nehrin diğer tarafında. Karşıya geçmek için nehre geldiğimde bir de baktım ki nehrin köprüsü yıkılmış. Bende hemen yanımda ki ağaçlara beni karşıya geçirmek için sandal olmalarını emrettim. Sandal oldular ve karşıya geçtim. Bu yüzden geç kaldım.” Der. Bu cevaba bir kahkaha patlatan mülhid:
“Akılsız çocuk! Hiç ağaç kendi kendine sandal olur mu?” der.
Ebu Hanife ciddileşir ve: “Asıl akılsız sensin! Bir sandalın bile kendi kendine yapıldığını kabul etmiyorsun da, şu uçsuz bucaksız âlemin kendi kendine var olduğunu nasıl iddia ediyorsun?” diye çıkışır. Bu güzel tespit karşısında şaşıran mülhid: “Beni gafil avladın küçük! Peki, şu varlığını iddia ettiğin Allah’ı göster de biz de inanalım.”
Ebu Hanife bir bardak süt ister. Halk sütü bulup getirir. Ebu Hanife sütü eline alır ve sorar:
“Bu sütün içinde yağı ve peyniri gösterebilir misin?”
Adam şaşkınlıkla: “Sütün içinde yağ ve peynir görünmez ki!” der.
Bu defa İmam haykırdı:
“Bu sütün içinde yağ ve peynirin olduğunu kabul ediyorsun, fakat gösteremiyorsun. Peki, Yüce Allah’ı “işte Allah” diye göstermek mümkün olabilir mi?” 
Bu ikna edici cevaplara rağmen hâlâ Allah’ın varlığına inanmakta direten adam:
“Son soruma da cevap verebilirsen ikna olacağım. Madem “Allah vardır.” Diyorsun, su anda ne yapmaktadır?”
Bu Soruya bir an düşünen Ebu Hanife: “Bulunduğun kürsüden aşağı in, sorunun cevabını vereceğim.”
Diyerek dinsizi indirdi, kendisi kürsüye çıktı ve devam etti:“Şu anda Allah, senin gibi bir dinsizi bu kürsüden indirdi, benim gibi küçük kulunu çıkardı.”
Dinsizin artık bir şey diyecek dermanı kalmamıştı. İmamın akli delilleri karşısında pes etti, yenildiğini itiraf etti.
Okunma Sayısı: 17669
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • duygu yetiş

    2.5.2015 19:09:19

    kitabın ismi günah demi ama

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı