"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çalışma hayatında etik-ahlâk

M. Fahri UTKAN
21 Kasım 2013, Perşembe
2010 yılında bir vakıf 1 tarafından düzenlenen, “İş hayatında erdemli insan” konulu beyin fırtınası bittiğinde sonuç kararı olarak; ”Ahlâkî yenilenmeye ihtiyaç var” fikrinin öne çıktığı görülmektedir.2
“Toplantının ardından hazırlanan beyin fırtınasının sonuç bildirisindeki görüş ve tavsiyelerden bazıları şunlar:
1. Erdemli insan olmadan iş hayatında erdemli iş adamı ve çalışan olmaz. Konuya daha köklü bir yaklaşım gerekmektedir.
2. Dindar tüccarlar İslâm ahlâkını ilkelerini günümüz şartlarında nasıl uygulanacağı konusunda çok önemli roller üstlenebilirler.
3. İş hayatı ve erdem, tüccar ve erdemliliğin bir arada olamayacağı önyargısını İslâm ortadan kaldırmıştır.
4. Ahlâksızlık iş hayatında başarısızlığa sebep oluyor.
5. İktisadî insan rasyonel bir modeldir. Gerçek akıllı insan uzun vadeli düşünür. Müşterisini aldatmaz. Bozuk mal verdiğinde onu hemen değiştirir.
6. İş adamları para kazanmanın yanı sıra kültür ve sanatla da ilgilenmeli ve geniş bir vizyona sahip olmalıdırlar.
7. İş adamları esasında erdemli olmak istiyorlar, fakat bu konuda bilgi eksikliği var.
8. Bu bilgi eksikliklerini giderebilmek için, iş hayatına inebilecek, pratik hayatta karşılığı olabilecek uygun yöntemlerin belirlenmesi gerekiyor.
9. Güzel insan ahlâklı insandır. Güzel insan olmadan iş hayatında ahlâklı insan olunmaz.
10. Hayat bir bütündür. Hayatın parçalara ayrılmasıyla iş hayatında kapitalist ol, kendi yaşantında ahlâklı ol gibi bir yaklaşım çok yanlıştır.
11. Topluma faydalı olmak aslında kişinin kişisel, manevî tatminini de sağlamaktadır.”3
 “Ahlâk-Etik” olgusu insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en önemli unsurlardan birisidir. “İnsanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlar bütünü” olarak tanımlanabilen “ahlâk” hem bir duygu, hem de bilinçli bir davranış olarak insana ait bir tutumdur.
İnsanoğlu varoluşuyla birlikte ahlâkîlik kaygısını içinde taşımıştır. İnsan, kendisini iyi ve kötü olana dair sürekli sorgulamalara tabi tutarak, “iyi” ve “kötü”nün ne olduğu sorusunun cevabını aramıştır.
    Bizim gibi toplumlarda, ahlâkî kuralları genelde din, adet, örf ve gelenekler düzenler. Dinin etkili olduğu alanlar; İnanç – ibâdet – ahlâk (ferdi veya toplumsal) olarak sıralanabilir.
Ahlâk insanlarla var olur, insanlar arasında geçerlidir. İnsanın ilişkileri ise; İnsan-insan, insan-Allah, insan-çevre arasındadır. Bu üç ilişkide de insanın çeşitli görevleri, insanî vazifeleri, ahlâkî davranışları olmalıdır.
Sosyal hayatta olduğu gibi çalışma hayatında da etik- ahlâk konusuna baktığımızda, şu cümlenin gerçeği yansıttığını görebiliriz; “Gaye-i insaniyet ve vazife-i beşeriyet, ahlâk-ı İlâhiye ile ve secâyâ-i hasene ile tahallûk etmek[tir]”4
Risale-i Nur’dan alıntıladığımız bu cümlede de görüldüğü üzere; insanın amacı ve görevi İlâhî ahlâkla (Kur’ân’î ahlâkla, Muhammedi Ahlâkla) ve güzel huy ve karakterlerle donanmaktır.
Bu konu, gerek aile hayatında, gerekse iş hayatında geçerli olmalıdır.
Öte yandan ahlâkın davranışa dönüşmesinin en önemli tezahürü, “medenî davranış”tır. Medenî davranış, esasen “âdâb-ı muâşeret”ten başka bir şey değildir. Bir anlamda “adâb-ı muaşeret”, medenî davranışın (ahlâk) sosyal hayat içerisinde uygulayış biçimleridir. Hz. Peygamber (asm) aşağıda mealini vereceğimiz hadislerindeki özlü ve kapsamlı sözleriyle, insanın Rabbi, kendisi ve insanlarla olan ilişkisinin ölçüsünü ortaya koymuş, bu açıdan medeni davranış modelleri sunmuştur:
“Mü’minlerin iman bakımından en kemale ermişi, ahlâkı en mükemmel olandır. Sizin en hayırlınız, kadınlarınıza karşı en hayırlı ve ahlâklı olanınızdır.”5
“Mü’minlerin iman bakımından en kâmili, ahlâkı en mükemmel olanı ve başkalarıyla kolayca anlaşıp kendisiyle de kolayca ülfet olunanı ve başkalarına kol kanat gerip himaye edenlerdir.”6
“Nerede olursan ol Allah’tan kork; bir kötülük yaptığınızda onun ardından bir iyilik yap ki, onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâk ile muamelede bulunun.”7
“İşçiye ücretini, alnının teri kurumadan veriniz.”8
Bütün bu hadislere baktığımızda anlıyoruz ki, “Sünnet-i Seniyye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın.”9 
İş hayatında her zaman münakaşa konusu olan soru; Doğru insanı aramak mı gerekir yoksa doğru insan olmak mı?
Soru ve aynı zamanda cevabı, bazıları için karışık olsa bile, insan önce kendisi doğru olacak ki sonra doğru insan arayışına çıkacaktır.
İnsan, karşısındakine-ötekine nasıl davranırsa o kadar değerlenir.
Ahlâkî değerlerimizi her yerde göstermeliyiz. (Evde, işte, alış verişte, sohbetlerde vs)
İşyerlerinde yaşanan problemlerin % 70’i iletişim bozukluğundandır (insan-insan ilişkileri)
İletişim bozukluklarının çözümü çok olmakla birlikte aşağıdaki birkaç maddede özetlenebilir zannedersem:
•Gülümseme-tebessüm
•Teşekkür
•Özür dilemek
•Takdir etmek
•İtkan (İşin hakkını vermek-Doğru insana doğru iş)
•İsraf (Her şeyden önce zaman israfı önemli olmakla beraber insan israfı çok daha önemlidir bence. Yani emaneti ehline vermemek)
Hâsılı; “Eğer biz ahlâk-ı İslâmiye’nin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını (güzelliklerini) efâlimizle (fiillerimizle) izhar etsek (göstersek), sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslâmiyet’e girecekler. Belki, küre-i arzın bazı kıt’aları ve devletleri de İslâmiyet’e dehalet edecekler.”10 
Bu prensibi iş hayatımıza aynen uyguladığımızda bizimle alış veriş eden kimseler de kim olurlarsa olsunlar İslâm’ın iş hayatındaki güzelliklerine hayran olacaklardır.  
Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerine baktığımızda ahlâkî ölçülerin şu şekilde sıralandığını görebiliyoruz; bencilliği terk etmek, şefkatli olmak, ihlâs ve samimiyeti ön plana çıkararak; özellikle iş hayatında iktisat ve kanaatle beraber şevkin, merakın ve hayretin önemli olduğunu ve haksızlığa uğranıldığında ise şiddet yerine müsbet hareketi önceliğe alıp sivil itaatsizlik savunulmuştur.

DİPNOTLAR: 1. Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) 2. 29.01.2010 tarihli Yeni Asya gazetesi 3. agg. 4. Sözler, 30. söz, 243. 5.Tirmizî, Rada', 11; Îmân. 6. 6. Hadisi Ebû Nuaym ve Taberânî Evsat'ta Ebû Saîd'den rivayet etmiştir. Sahîhu'l-Câmiu's-sağîr'de de hadis Elbânî, hasen olarak görmüştür (bk. Hadis no: 1231). 7. Tirmizî, Birr, 55; Dârimî, Rikâk, 74; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 153, 158, 169, 228. 8. İbn-i Mace, Ruhun, 4. 9. Lem’alar, 11. Lem’a, Yedinci Nükte, 106. 10. Emirdağ Lâhikası, 369.

 

Okunma Sayısı: 2405
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı