“Ben yazarlığa başlarken Türkiye’nin temel meselesi Kemalist ideolojiyle hesaplaşmaktı. O ideolojinin düşünce kalıpları, genel olarak topluma, özel olarak azınlıklara, Kürtlere, Araplara, Ortadoğu’ya bakışı neredeyse tüm cumhuriyet tarihi boyunca bazı revizyonlarla tekrarlandı durdu. Kemalizm, önce sağ muhafazakârlar, sonra İslamcı muhafazakârlar tarafından restore edilerek toplumu şekillendirmekte kullanıldı. Bu tarihçede 12 Eylül restorasyonunun özel yeri var.”

Mülâkatı yapan Cem Erciyes’in “Sizi Atatürk takıntısı olmakla, Atatürk’ün hiçbir şeyini beğenmemekle eleştirenler var, onlara ne dersiniz?” sualine de şöyle bir karşılık vermişti Ayşe Hür:

“Aslında haklılar. 250 yazımın 200’ü Kemalizme dairse ‘Niye hep konularını buradan seçiyor?’ diyenler olabilir. Kemalizm, çeşitli yüzlerle sürekli karşımıza çıkan bir ideoloji olduğu için o konuya ağırlık verme ihtiyacı duymuştum. Artık Kemalizmin İslamcı versiyonunu deşifre etmek gerektiğini kabul ediyorum.” (6.9.13)

Hür’ün bu ifadelerinde özellikle altı çizilmesi gereken kritik cümleler, Kemalizmin “İslamcı muhafazakârlar” tarafından da restore edilerek toplumu şekillendirmekte kullanıldığı tesbiti ile artık Kemalizmin “İslamcı versiyonu”nun da deşifre edilmesi gerektiğini vurgulayan beyanları.

Ve biz de son dönemde bu hususta epey yazıp çizdik. Bilhassa “Cemaatler” ve “Müflis Proje: Kemalizm” kitaplarımızda bunun örnekleri mevcut. Özellikle iktidar partisinin bu konudaki yaklaşımını yansıtan bilgiler bu kitaplarda okunabilir.

Bu yaklaşımı burada bir kez daha özetleyecek olursak şunu söyleyebiliriz: Kemalizmi dayatma eksenli eski usul ve yöntemlerle devam ettirebilmenin imkânsızlığı her geçen gün daha net bir şekilde görüldükçe, yeni ve sofistike metodlar devreye sokuluyor. 

Başörtüsü yasağını kaldırırken on binlerce başörtülüyü “terör” ithamıyla zindanlara tıkmak, ibadete açılan Ayasofya’da da 15 Temmuz hutbelerini okutmak ve okullarda “And” uygulamasına son verirken eğitimin genel müfredatında ve ders kitaplarında Kemalizm propagandasını sürdürmek gibi.