Bilmece gibi olan bu başlığı hemen açayım: Cumhuriyet tarihimizde, “12” rakamı zikredilince, aklımıza hemen “12 Mart 1971” ve “12 Eylül 1980” hâin ihtilâlleri gelir.
Süfyanizmin bu milleti “dinsizleştirme” projelerinin mütemmimi, tamamlayıcısı mahiyetindeki ilk hâin ihtilâl olan “27 Mayıs 1960” yapılamasaydı ondan sonra takip eden ihtilâllerin hiç biri yol bulup, âlemimize gelemezdi.
İhtilâller serisinin ilki, birinci ve ikinci adam devirlerini kapatan DP ve rahmetli Menderes’e karşı yapılmış, son ihtilâl ise üçüncü tek adamın devrinin uzamasına yol açmıştır.
Milletçe bilinen ihtilaller dört iken, bir muhtıra ve bir ihtilâl bozuntusu ile toplamının sayısı beştir. Ayrıca, “Talât Aydemir” cinsi teşebbüsler de var tabiî… Onlar da başka.
Ama bunların en münâfıkaneleri “iki 12” olan 12 Mart ve 12 Eylül’dür.
1960’dan itibaren bütün ihtilâller, hem Demokratlara hem de Nurculara karşı yapılmıştır. Ama 12 Mart, bunların en büyüğüdür (fitne bakımından). O zaman, ne olmuştu da ihtilâl teşebbüsü olan muhtıra verilmeye tevessül edilmişti? Bunu, ancak bizler gibi hadiselerin içinde yaşayarak gelen canlı şâhitlerden ve tarihten öğrenen yeni neslimize şunu söyleyeyim: 1960 İhtilâli ile Demokratları yok ettiğini zanneden “zinde güçler”, o Demokratların külünden fışkıran Adalet Partisinin ve Demirel’in 1965 seçimlerinde büyük bir oy patlaması yaparak tekrar iktidara gelmesini hazmedememişlerdi. Onlar tarafından, 1968’deki anarşi hadiselerinin tezgâhlanması ile memlekette ve millette büyük bir huzursuzluk meydana getirtilmiş, sun’î bir takım nâhoş hadiselerle, AP’yi içinden bölme fitnesi (Demokratik Parti ve Bozbeyli hareketi) 12 Mart fitnesine zemin hazırlanmıştır. Hâlbuki o Adalet Partisi hükümeti, 1965-71 arasında enflasyonu % 5’e düşürüp kalkınma hızını da % 7’ye çıkartmıştır.
Ama o ihtilâlcilerin bunlar umurunda değildi. Varsa, yoksa Kemalizmi koruma bahanesiyle millet-din düşmanlığı… Yeter ki Demokratlar iş başına gelmesin. Ne güzel, 60 İhtilâliyle Demokratları canlı canlı mezara gömmüşken 65’de tekrar dirilmeleri bunlarda şok tesiri yapmış, “dini siyasete alet edenleri” ortaya sürüp Demokratların beline öyle bir darbe vurdular ki daha o gün bu gündür Demokratlar tek başına hiç iktidara gelemedi. Milleti aldatıp, Demokrat gibi görünen çakma partilerle bazılarının gözlerini boyayıp, âdeta, “Doğan görünümlü Şahin”leri ortaya sürdülerki Demokratlar hiç gelemedi. Aynı zamanda bu 12 Mart hareketi sonrası Nurcularda da kayda değer bir iftirak meydana getirdiler. Hikâye uzun, fazla teferruata girmemeye çalışsak da yine de uzuyor.
12 Eylül öncesi AP tekrar bir muvaffakiyet gösterip ara seçimde bütün milletvekillerini alıp azınlık hükümeti kurduysa da onda da ikinci münâfık olan “ikinci 12” devreye girerek yine demokratları alaşağı edip iktidardan düşürmüşlerdi. Aynı zamanda da Nurcular içine daha büyük bir fitne atıp; ellerin, parmakların, cemaat içine sokulması neticesinde büyük bir iftiraka sebep oldular. Hemen 1980 sonrası Erzurum’da şarkın mühim hocası ile bir saat kadar baş başa yaptığımız sohbette söylediklerine çok şaşırmıştım.
Neyse artık, bu hâin 12 Eylül’ün 44. sene-i devriyesinde aklımıza gelenleri böylece yazalım dedik. O günleri iliklerine kadar yaşayan, hisseden bizlerin unutması mümkün değildir!