"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gıybet ve tahkirlere karşı ne yapmalıyız?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
22 Haziran 2024, Cumartesi
Zaman zaman maruz kalınabilen tenkit, gıybet ve tahkirler karşısında nasıl bir tavır takınmamız gerektiği bahsinde Üstadın yol gösterici ifadelerinden bazılarını Uhuvvet Risalesi’nde geçen şu satırlarda görmekteyiz:

“Mü’min kardeşinden sana gelen bir fenalığı bütün bütün ona verip onu mahkûm edemezsin.

“Çünkü,

“Evvelâ: Kaderin onda bir hissesi var. Onu çıkarıp, o kader ve kaza hissesine karşı rıza ile mukabele etmek [karşılık vermek] gerektir.

“Saniyen [ikincisi]: Nefis ve şeytanın hissesini de ayırıp, o adama adavet [düşmanlık] değil, belki nefsine mağlûp olduğundan acımak ve nedamet edeceğini [pişman olacağını] beklemek.

“Salisen [üçüncüsü]: Sen kendi nefsinde görmediğin veya görmek istemediğin kusurunu gör, bir hisse de ona ver.

“Sonra, bâkî [geriye] kalan küçük bir hisseye karşı, en selâmetli ve en çabuk hasmını mağlûp edecek af ve safh [bağışlama] ile ve uluvv-ü cenaplıkla [gönül zenginliği] ile mukabele etsen, zulümden ve zarardan kurtulursun.”

Tahkikî temele dayanan derin bir imanın bilhassa kader ve tevekkül boyutuyla bu çeşit sıkıntılara karşı tatbik edilmesi noktasında bizlere son derece orijinal açılımlar sunan bu mükemmel izahlar, hepimiz için ferahlatıcı ve dahası, muhtemel veballerden de kurtarıcı bir nitelik taşıyor.

Maruz kaldığımız veya kalabileceğimiz bed muameleleri dahi sıkı ve samimî bir nefis muhasebesine vesile kılma dersi verirken, bunların kendi hatalarımızı daha iyi görüp fark etme ve onlardan arınma fırsatı olabileceğini söylüyor.

Zübeyir Gündüzalp’in münekkit gıybetçilere yönelik şu manidar ikazları ise konunun bu durumdakilere yönelik kısmını tamamlıyor:

“A benim güzel dostum! Çok kere olduğu gibi bugün yine çok tenkitler ettin. Kusurlar, hatalar saydın. Acaba gıyabında tenkitler yaptığın, gıybetini ettiğin Allah’ın kullarının o yaşa kadar olan iyiliklerinden, hayra hizmetlerinden, güzel huylarından, zararsız hallerinden ne kadarını yad ettin, kaç tanesini saydın? Münekkit ve kusur sayıcılardan olma. Korkarım ki, zulümkâr olursun. Çok tenkitçilerin, gıybetçilerin, herkesin kusurlu işlerini sayanların meclislerine yanaşma. Bu kötü ahlâk sana da bulaşır. Hem çabuk bulaşır.”

Okunma Sayısı: 2097
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şerife Tez

    23.6.2024 14:58:27

    Allah ebeden razi olsun , günümüzün en şiddetli ihtiyaç hissettigi bir yazı olmuş, hayatimiza akseder inşaallah. Amin

  • S.topuz

    23.6.2024 01:43:42

    ...[Deme ki: Havaî bir "Elhamdülillah" kelimem, nasıl mücessem bir meyve-i Cennet olur?Çünki sen gündüz uyanık iken güzel bir söz söylersin; bazen rü'yada güzel bir elma şeklinde yersin. Gündüz çirkin bir sözün, gecede acı bir şey suretinde yutarsın. Bir gıybet etsen, murdar bir et suretinde sana yedirirler. Öyle ise, şu dünya uykusunda söylediğin güzel sözlerin ve çirkin sözlerin; meyveler suretinde uyanık âlemi olan âlem-i âhirette yersin ve yemesini istib'ad etmemelisin (Akıldan uzak görmek).] Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı, Sözler - 580

  • Kerim Soyten

    22.6.2024 11:19:50

    Doğru zamanda güzel yazı

  • Erhan

    22.6.2024 11:16:11

    Bir Müslüman için, gıybet etmek ne kadar yanlış ve tehlikeli ise, yaptığımız eylem, söylem, davranış biçimimizle, gıybete meydan vermenin, bir o kadar yanlış ve tehlikeli olduğunu kabul etmek lazım. Bu nedenle tüm bunlardan sorumluluk bilinci içinde hareket etmemiz, kaçınılmazdır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı