Risale-i Nur’a bandrol engeli ile başlayıp, eserlerin neşrini devlet tekeline bağlayan korsan maddenin Meclisten geçirilerek yürürlüğe konulması ile devam eden süreçte, Üstadın hayattaki talebeleri olan ağabeylerin adının kullanılmasına hep üzüldük.
Risale-i Nur hizmetine büyük zarar verecek fâhiş yanlışlara, ağabeylerin imzalarını taşıyan bildirilerle ve bazılarının zaman zaman havuz medyasında çıkan beyanatlarıyla destek verilmesinin, onlara duyulan ve her halükârda korunması gereken saygıyı zedeleyeceğinden endişe duyduk ve bunu defaatle de ifade ettik.
Çünkü onlar Üstadı görmüş, sohbetinde ve hizmetinde bulunmuş, zor zamanlarda etrafında halka tutmuş ve çile çekmiş insanlardı.
“Kastamonu’da lise talebeleri yanıma geldiler” diye başlayan Meyve Risalesi’nin Altıncı Meselesi her okunduğunda, o liselilerden birinin Abdullah Yeğin Ağabey olduğu hatırlanır.
Üstadın 1960 Mart’ında Isparta’dan başlayıp Urfa’da son bulan veda yolculuğu, şoförlüğünü yapan Hüsnü Bayram Ağabeysiz anlatılır mı?
“Risalelerin âlem-i İslama açılması” bahsinin geçtiği mektupların hangisinde Üstadın Seyyid Salih dediği Salih Özcan Ağabeyin ismi yok?
Çok zor şartlarda risalelerin İstanbul matbaalarında basımı hizmetinin isimsiz kahramanlarından biri Ahmet Aytimur Ağabey değil mi?
Keza risale neşriyatını Ankara’da omuzlayan ve TRT radyosunda risale ilanı vererek de bir ilk’e imza atan isim, Said Özdemir Ağabeydi.
Üstadı ziyaretlerinden de aldığı feyizle risale eksenli orijinal ilmî eserlere imza atan Abdülkadir Badıllı Ağabeyin emekleri unutulur mu?
Ya Üstadı evinde 3 ay misafir edip neşriyat hizmetlerinde ve eserlerin dünyaya açılmasına büyük emeği olan Fırıncı Ağabeyin gayretleri?
Ömürlerini hizmete adamış bu ağabeylerin, hepimizin başının üstünde yeri var ve onların isimlerini birtakım karanlık siyasî ve ticarî rant hesaplarına alet etmeye kimsenin hakkı yok.
Ama ne yazık ki son süreçte bunlar yapıldı.
Son örneği, havuz medyasına verilen o tuhaf “tebrik ve teşekkür ilanı.” Ve deniliyor ki, bu ilan, evvelce Sungur Ağabeye komplo yapanların marifeti. Üstelik bunu söyleyen biz değiliz. Bandrol ve devlet tekeli tezgâhına aktif destek veren ve dahası bize son derece ağır hakaretlerle saldıran birileri böyle diyor.
Demek ki, sürecin başından beri seslendirdiğimiz, “Ağabeylerin adını kendi hedefleri için alet eden bir çete var” tesbitimiz doğruymuş.
Şimdi bu çete kendi içinde çatışmaya başladı.
Yaşadıkça daha neler göreceğiz bakalım...
tweet- “Yeni Türkiye yolunda yeni şeyler söylemek lazım” diye ilan veren “Millî İrade Platformu,” bunu hukuksuzluklara alkış tutarak mı yapacak?