"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Artık uyanınız!”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
27 Mart 2025, Perşembe
Geçen yüzyılın başında bu topraklardan yükselen bir ses, bu vatan ahalisine ve İslam âlemine sarsıcı ifadelerle şöyle bir çağrıda bulunuyordu:

“Ey eski çağların cihangir Asya ordularının kahraman askerlerinin ahfâdı [torunları] olan vatandaşlarım ve kardeşlerim! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. ” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 57.)

Bu uyanış çağrısının tılsımı hürriyetti:

“Ey hürriyet-i şer’î! Öyle müthiş ve fakat güzel ve müjdeli bir sadâ ile çağırıyorsun. Benim gibi bir şarklıyı tabakatı gaflet altında yatmışken uyandırıyorsun. Sen olmasa idin, ben ve umum millet, zindan-ı esarette kalacaktık.” (Age., s. 73.)

Milleti esaret zindanından kurtarmayı hedefleyen bu uyanış çağrısı, muhataplarına bunun yolunu da gösteriyordu: “Şeriata istinad etmiş olan sultan-ı hürriyet, yüksek sadâ ile, sizin gibi mazinin en derin derelerinde gafil ve müteferrik [ihtilâflarla bölünüp dağılmış] insanlara ‘Fen, sanat silâhıyla cehalet ve fakra hücum ediniz’ emrini veriyor.” (Age., s. 58.)

Bu yorumlar, milletin geri kalmışlığından “ciğeri yanmış gibi feryadü figan ederek ah! ah! ah! vâesefâ” diyen ve çare arayan bir misyon adamına aitti:

Son çağın müceddidi Said Nursî’ye...

Bu hale düşmemizin sebebini “İslâmın özünü terk edip kabuğuna ve zahirine takılıp kalmamız” olarak tesbit ve teşhis eden Bediüzzaman, İslâmı yanlış anladığımızı, bu yüzden dinimizin hakkını ve müstehak olduğu hürmeti ifa edemediğimizi söylüyor; “O da ceza olarak bizi dünyada tedib [cezalandırmak] için zillet ve sefalet içinde bıraktı” diyordu. (Muhakemat, s. 7)

Çıkış yolunu ise şöyle gösteriyordu:

“Geliniz, ona tarziye vereceğiz [özür dileyeceğiz]. El birliğiyle dest-i sadakati [sadakat elini] uzatacağız, biat edeceğiz. Onun hablülmetînine [sağlam ipine] sarılacağız.” 

Bu noktadan hareketle, “Hak neşvü nema bulacaktır. Toprakta gizlense de. Taraftar ve mültezimleri [bağlıları] muzaffer olacaklardır. Zaman ve zeminin merhametsizliğinden az ve zayıf olsalar da” diyerek, geçmiş asırların birikimi olan vehim, hayal ve hurafelere meydan okumuştu Bediüzzaman.

Okunma Sayısı: 2953
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.
(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı