Makam mevkiler gelip geçiyor. Niyet milletin sıhhat ve selameti için çalışmaksa, mert olan içi; kırmadan dökmeden hak bildiğini hak için söylemek en iyisi.
Bir ilin ve ilçenin yetkili kişisi, millet adına sorumluluk sahibi, devletin temsilcisi. Bunlar makamın izzetine, saygınlığına gölge düşürmek istemezler. Milletin sıhhat ve selameti için yarım yamalak uyku ile gecesini gündüzüne katan makam sahipleri.
Bunların işyerleri, şirketleri yoktur ki, işyerlerini referans kabul edip yeni ihaleler, yeni iş bağlantıları kursun. Himmeti ve gayreti makamının ağırlığını gerçeksahipleri adına  muhafaza edip devletin gücünü ve şefkatini gerektiği zaman gerektiği kadar gerçek sahiplerine veren, şahsi menfaatlerini milletin menfaatlerinin önüne geçirmeyen, çoğu zaman da kendisinden feragat eden gönül erleri.
Geçince makam arabası ona çevrilse de gözler, devletin kendisine vatandaş adına tahsis ettiği makamında misafir gibi yaşayıp her an bir başka görev yerine gönderilme ihtimalini de göze alarak yaşar. Evinde misafir gibi, misafirhane sahibinin istediği kadar orada kalır. Bir talimatla görev yeri değiştirilebilir. Personelin hakkını hukukunu muhafaza eder. Bayramları milletin bayramı, hastası milletin hastası, sıkıntısı derdi vatandaşın derdi olan, onlarla dertlenen, bunun karşılığını kendi içinde yaşayan, ama belli etmeyen fedailer ve aileleri.
Bunların derneği yoktur, lokali yoktur, partisi patırtısı da yoktur. Bunların saygınlığını muhafaza etmek  her kesimin görevi olmalı. Bir gecede milletin vekilleri için kararlar alınabiliyor, ailelerine imkanlar sağlanıyor, ele bakmasın deniliyorsa elbette bunlar için de yapılabilecekler vardır. Yaşadıkları sorunlara, sıkıntılara çözüm bulmaya çalışmak, atananlar kadar seçilenlerin de vazifesi olması gerekmez mi?
Milletin sıhhat ve selameti için çırpınan makam sahiplerinin makamları kadar fikirlerine de değer verilmeli, saygınlıkları sadece fotoğraf çektirirken değil, her daim karar alma süreçlerinde dikkate alınmalı. Seçilmişler bir dönem vazifesini yapıp geri çekilerek emekli dahi olabilirler. Ancak ilgili makamlara atananlar geri çekilip emekli olamayacakları gibi, vatandaş tarafından bilinen, cirolarını artıracağı şirketleri de yoktur, ama binlerce liralık projelere milletin menfaati için imza atarlar.
Söz sahipleri ve siyasîler de şahsî menfaatlerini veya kariyer hesaplarını milletin menfaatlerinin önüne geçirmeden hakkın hatırı için güzel yapılanları alkışlamalı, destek olmalı,
Her daim gönüllerin adamı olabilmeli. Onlar adına da empati yapabilmeliyiz vesselam…
Makam sahipleri kendilerine tahsis edilenlerin haricinde bıraktıklarıyla iz bırakırlar. Her gün birçok sıkıntıyla yüz yüze kalır, bazen makamlarında titrer dizler. Kendilerine tahsis edilen ne arabaları, ne de evleri alırlar; sadece duaları alıp giderler. Bu bazen bir vali, bazen bir kaymakam, bazen de müftü olur.
İş ve siyaset hayatında da yeri doldurulamayacak şahsiyetler var. Buna örnek teşkil edecek bir kişiyi daha ebediyete uğurladık. Trabzon’un tanınmış ve saygın işadamlarından, siyasetçi, özü sözü bir olan Mustafa Şılbır Ağabey Sayın Valimiz Dr. Recep Kızılcık’ın veda yemeğinde duygularını dile getirmek üzere konuşma yapmak istediği sırada bir cümle ifade ettikten sonra adeta kendisi vedalaştı. Kalp krizi neticesi vefat etti. Her kesimden sevenleri vefa örneği göstererek cenazesinde saf tuttu.
Kendisiyle bir ağabeyimizin cenaze merasiminde biraz sohbet etme imkânı bulmuştum. Mert, cömert, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmeyen, hakka destek olan, doğru bildiklerini söylemekten çekinmeyen bir kişiliği vardı. Allah mekanını cennet etsin.