Psikolog Bluma Zeigarnik, arkadaşlarıyla birlikte Berlin Üniversitesindeki bir restorana yemek yemeye gider. Siparişi alan garson, siparişleri kâğıda yazmak yerine aklında tutmaktadır.
Zeigarnik ve arkadaşları fark eder ki; siparişi alan garson verilen siparişleri yalnızca servis öncesinde ve servis sırasında hatırlamakta, servis tamamlandıktan sonra ise siparişi hafızasından silmektedir.
Zeigarnik bu gözleminden yola çıkarak ortaya şöyle bir teori atar: İnsanlar; tamamlanmamış, yarıda kalmış şeyleri, tamamlananlara nispeten daha kolay hatırlarlar. Bitirilmemiş işler zihni meşgul eder. Yarım kalmış bir iş bittiğinde zihnin meşguliyeti de sona erer.
Psikolojide “Zeigarnik etkisi” olarak adlandırılan bu kavramı şunun için anlattık.
Odatv’nin haberine göre, Brezilya’da “Gislayne Silva de Deus” isimli bir kadın, henüz 9 yaşındayken babasını öldürmüş olan adamı bulmak için polis olmuş ve 25 yıl sonra katili yakalamayı başarmış. Cinayetten sonra kaçan ve uzun süre saklanan katil 12 yıl hapis cezasına çarptırılmış.
Katili yakalamayı başaran Gislayne, gözyaşlarına hâkim olamayarak şunları söylemiş: “Bu anın hiç gelmeyeceğini düşünmüştüm, ama sonunda adalet yerini buldu…”
Akıl Misafiri köşesinde zaman zaman uzun süren yargılamalar konulu köşe yazıları yazıyoruz. Ancak bu yazılarda daha çok işin liyakat ve maddi boyutundan söz ediyor, iş bilmez hakimler elinde dava konusu hakkın yıllar içinde eriyip gittiğinden dem vuruyoruz.
Fakat öyle görünüyor ki adaletin geç gelmesi; maddi hayatımızdan ziyade, psikolojimize ve maneviyatımıza ağır darbeler vuruyor.
Aralarındaki husumeti adliyeye taşıyan iki kişi düşünelim: “Mahkeme ihtilafı çözsün” diye defalarca kez adliyeye giden ikili, her defasında hasmını yeniden görüyor, olayı yeniden yaşıyor. İntikam ve kin gibi menfi duyguları her adliyeye gidişinde yeniden tazeleniyor.
İyi ya da kötü bir karar verilinceye dek, aralarındaki bu düşmanlık, bu kişilerin zihnini meşgul etmeye devam ediyor.
Yani mahkemeler karar vermekte geciktikçe, muhatapları zihinlerinde açık bir uygulama penceresiyle dolaşmaya devam ediyorlar.
Haberdeki Brezilyalı polis de babasının katilini yakalamak için tam 25 yıl zihninde açık bir pencereyle dolaşmış, katil az ya da çok ceza alınca “sonunda adalet yerini buldu” demiş ve o pencereyi kapatmış.
Yani meselenin özü şu ki uzun süren yargılamalara yalnızca “paramız pul oldu” nazarıyla bakmamak ve bu soruna çözüm bulmak gerek.
Çünkü kişiler arasındaki husumetler yargıya intikal edince husumet sona ermiyor. Adalet geciktikçe bu düşmanlık âtîye terk ediliyor. Âtîye terkte ise o düşmanlığın gelecekte her zaman yeniden ileri sürülmesi mümkün. Hukukçular bunları iyi bilir!
Yazımızın sonunda Adalet Bakanlığı için bir hashtag açalım:
#ZihinlerdekiPencerelerKapatılsın#