Bir devrin romanı... Hacı Hafız Mehmed - 58
Hacı Hafız Mehmed; kürekle açtığı kar yolundan zorlukla öğle namazı için camisine gidip geldi. Her tarafın beyazla örtülmüş halini görünce, beyaz kefenini ve ölümünü düşündü. “Şu yeryüzü gibi bir gün ben de aynen kefenimi giyeceğim. Şu görünen yerlerin ölüm kışına girdikleri gibi ben de kabir kışına gireceğim…
Sonbaharda rüzgarların tesiriyle ağaçlar ve bitkiler nasıl titredilerse, ben de aynı şekilde ihtiyarlığın ve hastalıkların etkisiyle titriyorum ve titremeye devam edeceğim, arkasından ölümü tadacağım ve beyaz kefenimi giyeceğim…
“Kâinat ve insan... Dünya ve insan ne kadar birbirine benziyor. Bir nutfe
olarak—ilk bahardaki yaratılışlar gibi—yaratılıyor, doğuyor ve gelişmeye başlıyor. Gençlik yazını yaşıyor, sonbahar ihtiyarlığını görüyor ve beyaz kefenini giyerek kış uykusunda kabirde yatıyor. Sonra ilkbaharla tekrar diriliş. En güzel ve en şaşaalı haliyle yaza merhaba deyiş…
“Rabbim; tüm bu faaliyetleriyle bize bir ders vermiyor mu? Sizi yaratan Benim, çocukluk ve gençlikten sonra ihtiyarlattım, ölümü de tattıracağım, fakat sonra sizi daha güzel bir hayata, ebedî saadete kavuşturacağım. Dirilmemek üzere kabirde kalmayacaksınız. İlkbaharda gördüğünüz bitkiler ve bazı hayvanlar gibi tekrar dirilteceğim, küçük ve büyük tüm amellerinizden hesaba çekeceğim demiyor mu?” İşte Hacı Hafız Mehmed; bu düşünceler ve bu tefekkürle kışı yaşıyor ve sayılı günlerini geçiriyordu.
Hizmetlerin akışında zihnini en çok meşgul eden, Nurların matbaalarda basılması ve muhtaçlara ulaştırılmasıydı. Bunun bir gün mutlaka gerçekleşeceğine inanıyor ve o zamanı sabırsızlıkla bekliyordu. Mustafa Gül’ün getirdiği habere çok sevindi. İstanbul’dan iki adet teksir makinesi satın alınmış, biri İnebolu’ya gönderilmiş, diğeri de Isparta’ya getirilmişti. Yeterli değil, ama şimdilik güzel bir gelişmeydi…
Nurlar artık çok daha seri bir şekilde çoğaltılacak ve ısrarlı istekte bulunanlara ulaştırılacaktı. Bu durum; çok yakın bir zamanda matbaalarda da basılacağının bir müjdecisiydi. Küfre karşı Risale-i Nurların zaferinin bir habercisiydi.
Hacı Hafız Mehmed bu güzel gelişme karşısında bütün zerratıyla “Elhamdülillah” dedi.