Zamanımız insanları beslenme ihtiyaçlarını karşılarken, gereken miktarın çok üzerinde yağ tüketmekte ve bunun çoğunu da, bilerek veya bilmeyerek trans yağlardan karşılamaktadır.
Buna paralel olarak, hastalıkların sayısındaki hızlı artışın, çok yağ yemekle ilgili olduğu bilimsel bir gerçek olarak anlaşılmış bulunmaktadır. Bu hızlı ve fazla miktardaki yağ tüketimi, yemeklere lezzet kattığından, hastalıklardan korunma ve sağlığı devam ettirme prensiplerinin göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Kısacası, lezzet uğruna sağlığımızı risk altında bulunduruyoruz.
İhtiyaç fazlası alınan yağlı besinler, vücutta yakılamadıkları zaman, organizmanın yağ depolayabilen yerlerinde depo edilmektedirler. Normal sıcaklıkta sert olan bu yağlar, son yılların önemli bir konusu haline gelmiş bulunan kalp ve damar hastalıkları, damar sertliği ve çeşitli kanser türleri tüketilen yağın, ölçü ve özellikleriyle yakından ilgilidir. Pamuk yağı, ayçiçeği yağı, soya fasulyesi yağı gibi bitki yağlarının içinden, hidrojen geçirerek hazırlanan trans yağların tüketimi, bu hastalıklardan zarar görme oranını gittikçe arttırmaktadır.
Trans yağların, insan organizmasıyla birlikte çevre şartlarını da tahrip ettiği bilimsel araştırmalar sonucunda, her geçen gün detaylarıyla tüketen insanların ve ilgililerin dikkatlerine beyan edilmektedir. Örnek olarak “Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Avrupa Endokrinoloji Derneği yöneticisi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız yaptığı açıklamada; Kanada Sağlık Bakanlığı’nca geçtiğimiz günlerde hidrojenize edilmiş, sun’î trans yağların kullanımının resmen yasaklandığını ve bu kapsama ülke içinde üretilen gıda ürünlerinin yanı sıra, ithal gıdaların da dahil edildiğini hatırlattı. Trans yağların kullanımının Amerika Birleşik Devletleri’nde de yasaklandığını hatırlatan Yıldız, bu yağların başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere, aralarında Tip 2 diyabet ve KARACİĞER YAĞLANMASININ da yer aldığı, kronik metabolik hastalıkların gelişme riskini arttırdığını söyledi. Global hastalık yükü çalışmalarının, endüstriyel trans yağların fazla tüketiminin, her yıl büyük ölümlere sebep olduğunu ortaya koyduğunu, trans yağların, doymamış bitkisel yağlara endüstriyel işlemlerle kısmî olarak hidrojen eklenip, katılaştırılmasından elde edildiğini, trans yağların zeytinyağı gibi doymamış bitkisel yağlara göre, daha ucuz ve uzun ömürlü olduğunu aktaran Yıldız, sun’î trans yağlar kraker, çikolata, kek, bisküvi, mayonez, hazır patates kızartması ve daha pek çok işlenmiş ve paketli gıdada bulunduğunu, trans yağ ihtiva eden ürünlerin etiketlerinde HİDROJENİZE NEBATÎ YAĞ ya da hidrojenize bitkisel yağ ifadesi yer alır, bilgisini verdi.” 5
Vücut sağlığımızın ve gelecek nesillerin özürsüz ve sağlıklı olmasını istiyorsak, bilim adamlarının, trans yağlar hakkındaki değerlendirmelerine uygun olarak, beslenmemizde kullandığımız yağlara dikkat etmemiz, hayatî önem taşımaktadır. Gelişme çağındaki çocuklarla, yaşlı kişilerin yedikleri yağa dikkat etmeleri gerekir. Özellikle hareket kabiliyetlerinin azalması sonucu, dolaşım hastalıklarında artış görülen yaşlıların, trans yağlar konusunda titiz davranmaları şarttır. Bilhassa yaşlı insanlarda “ damarların duvarlarında biriken ve damarların tıkanmasına sebep olan yağlar, doymuş yağlar (trans yağlar), bunlar oksitlenmeye çok müsait olduğu için, damar iç yüzeyinde biriktiklerinde, okside oluyor, yani bir anlamda PASLANIYOR ve bu durumun tabiî bir sonucu olarak da oksitlenen kısımda KALSİYUM birikiyor. İşte bu kalsiyum çökmesi damarlarda tıkanma ve sertleşmeye yol açıyor, bu durum olmasaydı zaten yağ birikmesi damarları sertleştirmez, yumuşatırdı.
Yani damarları tıkayan ve sertleştiren iki tehlike var; birincisi doymuş yağlar, MARGARİNLER gibi, ikincisi o doymuş yağın oksitlenmesi! O zaman en akıllıca şey hem doymamış hem de ANTİOKSİDAN gücü olan yağları tüketmek, zeytinyağı gibi…” 6
Bilimsel kaynaklara dayalı olarak kültür seviyeleri yükselmiş topluluklarda, trans yağ tüketimi sona erdirilmiş, bilgisini güncelleştirememiş topluluklarda ise, trans yağ üretim ve tüketimi yoğunlukla devam ettirilmektedir. Bundan dolayıdır ki, bu toplulukların ekonomilerinde, ilâç ve tedavi harcamaları giderek artan rakamlarla devam etmektedir.
Konuyla ilgili araştırma yapan İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirkol, “trans yağlarla ilgili şu uyarılarda bulunuyor: Kızartmalarda kullanılan yeni bitkisel yağlarda bile, kişilerde inme ve kalp krizine sebep olan TRANS YAĞ ASİDİ bulunduğu için, geçtiğimiz yıl Amerika’da bu yağlarla kızartma yapmak yasaklandı. Trans yağ asitlerinin vücuttan atılması çok zordur. Damarlara yapışır ve direkt tıkanıklık yapar. Hele hele bu yağları ikinci, üçüncü defa kızartarak kullanmak, tam anlamıyla bir cinayettir. Toplanarak satılan bu yağlar, çağımızın baş belâsı hastalıkları olan ŞEKER, KALP ve DAMAR HASTALIKLARININ sebebidir.” 7
Bütün bu bilgiler ışığında anlaşılıyor ki, trans yağlar vücuttan transit geçmeyip, damarlarda park yaparak, damarlardaki trafik akışını bozarak, tıkanıklığa sebep olmaktadır.
Beslenme ihtiyacının karşılanmasında, bilgi toplumunun deneyim ve uyarılarına uyularak, trans yağların tüketilmesinden bir an önce vazgeçilmelidir. Aksine devam edecek uygulamalar insanımızın, hastalıkların etkisiyle, erken yaşlarda yıpranmasına sebep olacağı gibi, ekonomide gereksiz yere ilâç ve tedavi giderleriyle, büyük açıkların verilmesine kaynak olacaktır.
SAĞLICAKLA KALIN